Page 71 - LCW LIFE | SAYI 19 | TEMMUZ-AĞUSTOS 2018

Bu ihtişamlı tuz mağarası tam tamına 900 yıl madeni ola- rak kullanılmış, tarihler 1932’yi gösterirken tuz çıkarma işi durmuş. 1932 yılından itibaren peynir ve süt deposu olarak kullanılmış, 2’nci Dünya Savaşı sırasında ise sığınak görevi- ni görmüş. Bugüne geldiğimiz zaman ise dünyanın en güzel müzesi, mağarası ve eğlence merkezi olarak hizmet veriyor. Bir çok kattan meydana geliyor bu tuz mağarası. Biz en üst ka- tından yani 2’nci katından başlıyoruz gezmeye. 2’nci katından aşağı bakıldığı zaman inanılmaz bir manzara karşılıyor bizi. O kadar yüksek ve derin bir tuz mağarası ki şaşırıp kalıyoruz. 120 metre derine kadar inen tuz mağarasında akustikte inanılmaz. Bir bağırıyorsunuz, sesiniz 20 defa yankı yapıyor. O kadar de- rin kazılmış tuz kuyuları. Bu kattan aşağıya inelim istiyoruz. 13 katlı basamaklar bekliyor bizi. Yerden yaklaşık 85 metre kadar yukarıda olunca merdivenle inmek yerine asansörü tercih edi- yoruz. Çünkü gerçekten 13 katı inmek, hele o kalabalıkta ko- lay olmuyor. En aşağı geldiğimiz zaman ise şaşırıyoruz. Çünkü golf sahaları, masa tenisi salonları, bowling salonları, bilardo masaları, dönme dolap, çocuk parkları karşılıyor bizi. İnsanlar sıcakta bu eğlenceleri yapmak istemezler ise yazın da kışın da havası değişmeyen 15-16 derece civarında olan bu mağaraya gelerek burada keyifle zaman geçiriyorlar. Dönme dolap ise en şaşırtıcı olanı. Mağaranın bir başka güzelliği ise astım has- talarını biraz rahatlatıyor olması. Nefes sorunu olanlara uygun nem oranı sayesinde iyi geldiğini öğreniyoruz. Gerçekte de insan bunu hissediyor.
Işıl ışıl, ışıklandırılmış mağarada aynı zamanda yeraltı nehri de bulunuyor. Bu yeraltı nehri zamanında tuzların çökmesin- den meydana gelmiş ve bugün de insanlar isterlerse tekne, kano bot kiralayarak bu gölde gezebiliyorlar.
Bir kaç saati ayırdığımız bu güzel mağaradan sonra rotamızı Sibiu Şehrine çeviriyoruz.
Sibiu
İnsan bu ülkede gezmelere doyamıyor. Şehirlerde birbirine yakın olunca insan şuraya da gideyim, hadi bu şehri de göre- yim istiyor. Ve biz de Sibiu şehrine çeviriyoruz rotamızı. Sibiu şehri Romanya’nın en önemli kültür merkezlerinden biri. Bu- rası 2007 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş bir şehir. Daha eskiye gidersek Transilvanyalı Saksonlar olarak bilinen Almanların 12’nci yüzyılda Romanya’ya armağan ettiği sur- larla çevrilmiş 7 şehirden biri olmuş. O dönemin de en zengin şehirleri arasında yer almış. Almanca ismi Hermannstadt. Za- ten şehre bakınca, insan sanki kendini küçük Almanya’da gibi hissediyor. Şehirde Almanca ve Rumence konuşulan diller. Bugün halâ şehirde Alman nüfus varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu şehir özellikle üniversiteleri ile meşhur olduğundan tam bir öğrenci şehri.
Şehrin en büyük meydanı Piata Mare. Bu meydan UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilmiş. Fes- tivaller, buluşmalar bu meydanda yapılıyor. Zaten gezilecek yerler de bu meydanın çevresinde. Biserica Romano (Katolik Kilisesi) ve Brukenthal Müzesi yine bu meydanda. Şehir olduk- ça keyifli.
Şehrin mimarisine baktığımız zaman minik evlerden oluş- tuğunu görüyoruz. Zengin Almanların evleri olan bu mekânlar artık restoran, kafe, butik otel olarak kullanıyor.
Ne yemek lazım?
Romen mutfağı aslında Türk mutfağına çok yakın. Bizim da- mak tadımıza uygun çok güzel çorbalar, sebze yemekleri ve hamur işleri var. Buraya gelen kesinlikle aç kalmaz.
Çocukla gidilir mi?
Rahatlıkla gidilir. Özellikle de yaz mevsiminde çocukların çok keyif alabileceği bir şehir burası.
This magnificent salt cave had been used for 900 years as a mine, and in 1932 salt extraction was stopped. It was used as a cheese and milk storage area since 1932, and served as a shelter during World War II. And in our day, it serves as the world’s most beautiful museum, cave and entertainment center. It has many floors. We start from 2nd floor, which is the top floor. When we look down from the 2nd floor, we face an astounding scene. We are stunned that the salt cave is so high and deep. This cave is 120 meters deep, and its acous- tics is incredible. When you cry, it is echoed at least 20 times. Salt wells are also deeply dug. We want to descend from this floor. 13 floors are waiting for us. Since it is approximately 85 m from the ground, we prefer the elevator instead of the stairs. Because it’s really not easy to get down to the 13th floor using stairs, especially in the crowd. When we go down, we are surprised. Because we see golf course, table tennis rooms, bowling rooms, billiard tables, chair swing ride and playgrounds there. If people do not want to do these activ- ities under heat of summer, they can spend fun time here where the temperature is about 15-16 degrees independent of seasons. Chair swing ride is the most surprising one. And the another feature of the cave is that asthma patients are somewhat relieved there. We are informed that it is good for asthma patients. In reality, people feel it.
The excessively illuminated cave also has an underground river. This is due to the collapse of the salt in the time of the underwater riverbed. And nowadays if people want, they can go to this lake by renting boat and a canoe.
After spending a few hours in this cave, we turn our route to Sibiu City.
Sibiu
One can’t get enough of wandering in this country. Since cities are very close to each other, one can’t help visiting just another city after a city. And we turn our route to the city of Sibiu. Sibiu City is one of the most important cultural centers of Romania. This is a city that was elected European Capital of Culture in 2007. Going further back, it became one of the seven cities surrounded by the city walls, presented as a gift by the Germans, known as the Transylvanian Saxons, which were presented to Romania in the 12th century and it was also among the richest cities of that time. It is called Her- mannstadt in German. When you look around the city, you feel yourself in a small Germany. Languages spoken in the city are German and Romanian. Today German population is still present in the city. This is a city for students, since it is known for its universities.
The biggest square of the city is Piata Mare. This square was included by UNESCO in the “World Heritage List”. Festivals and meetings are held in this square. Must-see places are also around this square. Biserica Romano (Catholic Church) and Brukenthal Museum are also in this square. The city is very enjoyable.
When we look at the architecture of the city we see that it is made of tiny houses. These places, which are houses of rich German people, are now used as restaurants, cafes or bou- tique hotels.
What to eat
The Romanian cuisine is actually very similar to the Turkish cuisine. Very delicious soups, vegetable dishes and pastries, suitable for our palate, are available. If you come here, you cer- tainly will not suffer from hunger.
Can it be visited with children?
Definitely, yes. Especially in the summer, this is a city where children can enjoy a lot.
69