Page 32 - MAKSİMUM BİZ | EYLÜL 2021
P. 32
Keşif
Güneş, kumul tepelerinin ardından gündüzü geceye teslim ederken; kum tanelerinin yerden havalanıp rüzgârla dans edişini, sonsuz kumul tepelerinin içine doğru adım adım ilerlerken seyre dalıyorsunuz. 1 saatten fazla
süren yolculuk sonrası çölün ortasındaki kampa varıyorsunuz. Kamp alanına giderken biraz
sıcak olan hava, güneşin batışı ile yerini serinliğe bırakıyor. Kamptaki çadırlarda sofralar kuruluyor ve grup hâlinde Fas’ın ulusal yemeği olarak bilinen Tajin’le karınlarınızı doyuruyorsunuz.
Yemekten sonra uyumak isteyenler için büyük çadırların içine herkesin beraber yatacağı şekilde şilteler hazırlanıyor. Çadırın dışında 5-10 civarı lamba yakılıyor. Bu lambalar için medeniyetin tek göstergesi diyebiliriz. Öyle ki tuvaleti soran
bir arkadaşımıza Berberiler’den birisi “Dünya kocaman bir tuvalet,” cevabını veriyor. Milyonlarca yıldızın altında galaksiyi çıplak gözle görebilmek inanılmaz bir şey. Daha önce de doğada birkaç kez yıldızları görmüştüm fakat bu kadar çok olması ve galaksiyi çıplak gözle görebilmek şaşırtıcı bir tecrübeydi.
Burada çadırlarda sürekli yaşayan insanlarla da sohbet etme fırsatı yakaladık. Ne dünyayı kasıp kavuran olaylardan ne de dünya liderlerinin isimlerinden haberleri yok. “Bizi hiçbirisi ilgilendirmiyor, tanımamıza da gerek yok. Ben çölde yaşıyorum. Tek ihtiyacım, kalacak bir yer ve yemek.” Diyorlar. Belki de kafamızda büyüttüğümüz şeyler sandığımız kadar önemli değildir. Dünyayı bildiğimiz şeylerle farklı kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz ama kalıplara sığan dünya değil, genelde kendimiz oluyoruz.
Gece yarısına doğru uykum geldi. Yıldızların da hafiften kaybolmaya başlamasıyla çadıra doğru gittim. Çadırlar deve tüyünden yapılma ve içerisi dışarıdan çok daha karanlık. El yordamıyla bulduğum ilk yatağa uzandım. Gözlerim açık mı, kapalı mı... Hiç bilmeden uykuya daldım.
Gece 04.00 civarında uyandığımda, herkes uyuyordu ve ortalığa koca bir sessizlik hakimdi. Çadırdan dışarı çıktım. Garip bir şekilde
her yer bembeyaz bir ışıkla aydınlanmıştı. Kafamı gökyüzüne kaldırdım ve kocaman heybetli
bir dolunayın parladığını gördüm. Etrafta kimse yoktu. Öyle bir sessizlik vardı ki, kelimeler kifayetsiz kalır. Daha önceden hiç tecrübe etmediğim bir sessizlikti bu. Kumul tepesine doğru tırmanırken, kendi nefesim ve ayak
seslerim bile fazla geliyordu.
15-20 dakika kadar kumul tepesinde oturdum. Yalnızlığın ortasında, ay ışığının aydınlattığı dünyanın, boynunu süsleyen inci taneleri misali kumul tepeleri izledim. Bir süre sonra nefesimin sesinden bile rahatsız oldum. Sessizliği tam olarak yaşayabilmek için nefesimi tuttum. Sonra bir yalnızlık hissi çöktü yüreğime. Yalnızlığı seven insanların aşina olduğu ama bir o kadar da korkutucu... Bu gibi anlarda
30 | maksimumbiz