Page 71 - BODRUMDERGI | MAYIS 2022
P. 71
Mutfak, insanların barındıkları özel ve güvenilir bir yapı olan evlerde birçok amacı kapsayan, özel bir mekândır. Yiyeceklerin hazırlandığı, pişirildiği, saklanıp korunduğu ve tercihe bağlı olarak hazırlanan yiyeceklerin servis edildiği bir konut bölümüdür.
Arapça’da yemek pişirilen
yer anlamına gelen ‘matbah’ terimi, mutfak için kullanılır.
Bu terim, Türkler tarafından ‘mutfak’ olarak adlandırılmıştır. Halk ağzında ‘mutbak’ şeklinde de kullanılmaktadır ancak
Türkler Anadolu’ya gelmeden önce mutfak için ‘aşlık, aşevi, aşdamı, aşocağı’ gibi terimler de kullanmışlardır. Muftak, mimari olarak evin bir parçası olması dışında kültürlerin gösterildiği, gerek beslenme ihtiyacının giderildiği gerekse sosyal yaşamın sağlandığı en önemli yerdir. Evin tasarımı ve düzenlenmesine
bağlı olarak kültüre göre değişkenlik gösterir. İnsanların beslenme alışkanlıklarıyla mutfak düzenlemeleri gündelik yaşama göre şekillenir.
Mutfakların tasarlanmasının fonksiyonel gereksinimlere ve ortak ihtiyaçlara dayandığını söyleyebiliriz. Bu ihtiyaçları analiz etmeden önce, modern mutfağın önceliklerini görmek için tarihine bakmakta yarar var.
Mutfağın tarihçesi, ateşin tarihçesiyle birlikte düşünülebilir. Isınmayı, aydınlanmayı sağlayan ateş, aynı zamanda pişirmeyi de sağlar. İnsanlar geliştikçe besinleri de pişirmeye başlamışlardır. Bu da mutfak fikrinin oluşmasını sağlamıştır. Yemeği hazırlama
ve pişirmek için bir alan ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Yapılan bir araştırmada mutfak kültürünün sadece besin ihtiyacını karşılamak değil, üretmek, belli araçlarla pişirmek ve bir yaşam biçimine dönüşmedikçe mutfaktan bahsetmenin doğru olmayacağı vurgulanmaktadır.
18. yüzyılda mutfakların penceresiz, kapalı alanlar olduğu ayrıca havalandırma ve hijyen sorunlarının bulunduğu da belirtilmektedir.
19. yüzyılda gelişen teknoloji ile elektrikli düzene geçilmiş olup yemek pişirme biçimleri değişmiştir. Mutfaktaki asıl gelişmenin ise buzdolabı ile oluğunu söyleyebiliriz.
20. yüzyılın ilk yarısından I. Dünya Savaşı’na kadar, mutfak tasarımı çok az ilerlemiştir. Daha sonra, yeni araçlar ve ekipmanlar icat edilmiş ve eski dökme demir ocakları gaz veya elektrikli ocaklarla değiştirilmiştir.
1930’larda, iyi yalıtılmış katı yakıt ocakları geliştirilmiş ve genellikle şebeke gazının mevcut olmadığı yerlerde kabul edilmiştir.
Mutfak düzenindeki büyük değişiklik, merkezi olarak yerleştirilmiş bağımsız masaların aksine, mutfak duvarlarını kaplayan sürekli yerleşik tezgâhın konulmasıyla olmuştur. Bu fenomenin öncüsü 19. yüzyılın kileridir. Ayrıca bel, omurga tezgâhlı, alt tarafı dolaplı, gömme lavabo ve duvarlara asılı kayar kapağa sahip dolaplardır.
1923’te Bauhaus, ‘Das Haus am Horn’ adında bir aile evi sergiledi. Burada L-şekilli mutfak, lavabo
ve büfe ile birlikte duvar boyunca yerleştirilmiş bir depolama merkezi yer almaktadır. Büfe iki parçaya ayrılmış olup bir taban dolabı ve duvar dolapları mevcuttur. Tezgâh köşede devam etmiş, diğer tarafta başka bir çalışma tezgâhı olan gazlı pişiriciye yer verilmiştir.
1927 yılında, Hollandalı Mimar J.J.P Oud; Stuttgart’taki Weissenhof Siedlung Toplu Konut Sitesi’ndeki evler için düşük maliyetli mutfaklar tasarladı. Bu mutfaklarda geniş
bir pencere, bir hazırlık alanı, bir lavabo, dışarıya açılan bir yiyecek dolabı ve bahçeden boşaltılabilecek bir çöplük ile tezgâhın L şeklinde olduğu bir çalışma alanı mevcuttur. Ocak, yemek odasıyla doğrudan iletişim kuran bir kapının yanına yerleştirilmiştir.
1920’lerin sonlarında, 1930’ların başında, mobilya üreticileri, mutfak dolapları için hazır bir pazar
buldu. Mutfaklar, aşçıların ihtiyaç duyduğu un kutuları, yumurta rafları ve masalarla tamamlanacak şekilde tasarlanmaya başladı. Buzdolapları yaygın olmadığı için havalandırmalı bölümlere de yer verilmişti.
69