Page 9 - MAKSİMUM BİZ | TEMMUZ 2013
P. 9
“Bu rakam, dünya kişi başına prim büyüklüğü ortalaması olan 661 doların ancak yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Kuşkusuz, prim üretimindeki bu durum gelir dağılımıyla açıklanabilir. Ancak, tüm gerekçenin gelir dağılımı olduğunu savunmak haksızlık olur” diye konuştu.
“Prim üretimindeki düşük oran, sadece kişi başına düşen gelirle açıklanamaz”
Sigortanın özellikle gelişmekte olan ülke bireyleri açısından çok daha büyük önem taşıması gerektiğinin altını çizen Genel Müdürümüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımının düşük olduğu bir gerçek. Her birey kısıtlı bir gelirle sınırsız ihtiyaçları karşılama mücadelesi veriyor.
Bu da edinilen her değerin bir şekilde hasar görmesi halinde, tüketicinin yenisini elde etmekte zorlanacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla, yatırımlarını güvence altına almayan bireyler, yılların birikimini riske etmiş oluyor” dedi. Musa Ülken, yılların emeğiyle kazandıklarını konut ya da otomobil gibi bir kıymete yatıranların düşük bedellerden oluşan sigortadan kaçınarak, bu birikimi riske etmesinin temel nedeninin toplumdaki sigorta bilincinin yetersizliği olduğunu söyledi.
“Sigorta, vatandaşın birikimleriyle ülke ekonomisinin teminatı”
Tüketicinin binlerce liralık yatırımını, eşyasını ve hatta sağlığını uygun prim oranlarıyla güvence altına alabileceğini belirten Musa Ülken, “Bireylerin gelecek güvencesi olarak edindikleri poliçelere ödedikleri primler, ülke ekonomisine de yatırım olarak geri dönüyor.
Diğer bir deyişle sigortalılar, sadece kendi yatırımlarını değil ülke ekonomisine katkıda bulunarak geleceklerini de güvence altına alıyorlar. Bu nedenle, bu bilincin artırılması için başta sigorta sektörü olmak üzere herkese büyük görevler düşüyor” diye konuştu.
7