Page 99 - LCW LIFE | ŞUBAT 2020
P. 99
Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak | Stephane Garnier
“Kediler bizi ezelden beri büyüler. Onları gözlemler ve an- lamaya çalışırsak o güçlerinde, tavırlarında, özelliklerinde, alışkanlıklarında, küçük deliliklerinde yani huzur içinde ya- şamaya ve mutlu olmaya dair yeteneklerinde büyülü bir şeyler olduğunu görürüz.
‘Bugünkü aklımla yirmili yaşlarıma dönmek isterdim...’ Kim bilir kaçımız, gün gelip bunu kendine demiştir. Biz- ler ancak zamanla ve azıcık bilgelik kazanırken
okulları, kitapları, düşünürleri olmayan kediler,
hiçbir çerçeveye hapsolmadan, hiçbir referansa bağlanmadan hatta çok da uzun yaşamadıkları,
çok fazla tecrübe edinmedikleri hâlde bir nevi doğuştan gelen bilgeliğe sahiptir. Bizlerin pek
çok sorgulama, girişim, değişim, tefekkür ve iç
gözlem pahasına ancak birkaç kırıntısını tırtıkla- yabildiğimiz bir bilgelik bu. Ancak altmış yaşın-
dan sonra, günün birinde onun gibi, dudakları-
mızda bir gülümseme ve iç huzuruyla kurulup
ufku izlemek mevkiine erişebilmek için aşılması
gereken yol, hayli engebeli olduğu kadar da zahmetli. O ise bunu yapmayı neredeyse doğuştan bilir.
Bizler onların vesilesiyle, onların performansına kısmen de olsa yaklaşarak farklı bir bakış açısı kazanabilir, dünyayı farklı bir pencereden görebilir ve aynı zamanda kendimi- ze dair farklı ve daha gelişkin bir anlayışa erişebiliriz.
Uğultulu Tepeler | Emily Brontë
İngiltere’de XIX. yüzyılın ikinci yarısı (Victoria dönemi) orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu sim- geler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraş-
masının hoş görülmediği bu yıllarda, önce erkek kimliğiyle şiirler yazmış sonra kendi adlarıyla, kla-
sikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmışlardır. Emily Brontë 1848’de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel yapıtlarından birini, ilk ve tek romanı Uğultulu Tepeler’i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı; kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir.
Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler’de- ki karakterlerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë’nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşı- dığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, intikam, tutku gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, aynı zamanda marazi bir aşkın hikâyesidir.
Eylül | Mehmet Rauf
Edebiyat tarihimizde ayrı bir yeri olan Servet-i Fü- nun döneminin önde gelen romancılarından Meh- met Rauf’un en seçkin eseri olan Eylül, ‘Edebiya- tımızdaki ilk psikolojik roman’ olarak nitelendirilir.
Psikolojik tasvirlerin ve ruhsal çözümlemelerin ağırlıklı olarak yer aldığı Eylül’de, roman kahra- manları Necib ve Suad’ın aşk ve ahlâk ikileminde hissettikleri karmaşık duygular anlatılmaktadır.
How to Think like a Cat | Stephane Garnier
“Cats always fascinate us. If we observe and try to un- derstand them, we see that there is something magical about their strengths, attitudes, traits, habits, little mad- ness - their ability to live in peace and be happy.
“I would like to go back to my twenties with my mind to- day ...” Who knows how many of us say this to yourself. While we are gaining wisdom over time and with little wisdom, the cats without schools, thinkers, have some kind of inherent wisdom even though they have not been trapped in any frame, attached to any reference or even have not lived too long. This is a wisdom that we can only knew a few pieces of it at the expense of many inquiries, attempts, change, contempla- tion and introspection. However, after the age of sixty, one day, like the life of a cat, the way to be established to watch the horizon with a smile and inner peace on our lips is as much challenging as it is rather troublesome. But the
cat knows how to do this almost innately.
We can gain a different perspective, see the world from a different window, and at the same time reach a different and more advanced understanding of ourselves, on their occasion, partially approaching their performance.
Wuthering Heights | Emily Brontë
The second half of 19th century (Victorian era) in UK, symbolizes the rise of the middle class, the fashion of flamboyant lives. The Brontë sisters wrote poems with
an identity of male, and then wrote three import- ant novels that will take place among the classics in their own years, when it is not tolerated for women to be interested in literature. When Em- ily Brontë died in 1848, she left one of the most beautiful works of world literature, her first and only novel, Wuthering Heights. This Victorian novel, according to some, is the world’s greatest romance novel ever; according to some, it is a long poem expressed with a transcendent work or a narrative highly affecting people and provid- ing different tastes in each reading.
It is a fact that the characters in Wuthering Heights, which she finished a year before her death, are not only imaginary people, but also bear deep traces from real people around Brontë. This youth story, which is depict- ed with strong emotions such as love, hatred, revenge and passion, is also a story of a morbid love.
Eylül | Mehmet Rauf
Eylül, which is the most outstanding work of Meh- met Rauf, one of the leading novelists of Servet-i Fünun (Wealth of Sciences), which has a particu- lar place in our history of literature, is described as “the first psychological novel in our literature”.
In Eylül, where psychological depictions and spiri- tual analysis are predominant, the complex emo- tions of the novel characters Necib and Suad in the love and moral dilemma are described.
97