Page 49 - MAKSİMUM BİZ | MAYIS 2017
P. 49

     sine müzikler de eşlik etti ve kilise müziği bu sayede yeniden şekillendi. Zamanla çoksesli büyük eserler ortaya konulmaya başlandı. Şiirle müziğin bir araya geldiği daha uzun soluklu besteler yapıldı. Hemen hemen tüm eserlere çağın coşkusu yansıdı. Çünkü artık halk, bazı konularda kilise baskısından yavaş yavaş kurtulur olmuştu. Bu dönemde ilk defa baskın karmaşık ritimler, tekdüze akışı bozacak olan izoritmik yapı, zengin armoniler kullanıldı. Kromatizm adı
verilen dramatik duyguları güçlendir- mek amacıyla ilk defa bu dönemde kullanıldı. Dönemin en meşhur müzikleri arasında enstrümantal ve dans müziği yer aldı.
Rönesans’ın son dönemlerinde çalgılar ve on- lar için yazılan müzik tekniği iyice gelişti. İnsan seslerinde nasıl çeşitli ayrımlar mevcutsa bu ayrımlar müzik aletleri için de kullanıldı. Aynı ses yapısında farklı büyüklükteki çalgılar için oluşturulan çalgı gruplarına consort adı verildi. Vokal müzik, her ne kadar Rönesans’a kadar her ülkede tek bir örnek olarak uygulansa da bu dönemin ardından her ulus kendine özgü bir vokal müzik anlayışı geliştirdi. Her ülkede vokal müzik farklı bir dille anıldı: İngilizler Carol, Almanlar Lied, Fransızlar Chanson adını ver- diler. İtalya’da da Frottola adında bir karnaval müziği yaygınlaştı.
Rönesans’ta sözle müziği birleştirme sanatının ortaya konulması neredeyse dönemin müziğe kattığı en büyük hareketti. Bu, gelecek dönem- lerin de müzik kültürünü etkileyen önemli bir adım oldu. Bu sanata musica reservata (ko- runmuş müzik) adı verildi. Ve korunmuş müzik anlayışına göre müzik değil, söz ön plandaydı.
Dans müziklerinin gelişmesi de sadece enstrümanların bulunduğu küçük gruplar eşliğinde müziklerin yapılmasıyla başladı. Bu
dönemde her sınıftan kişilerin müzik bilgisine sahip olması ve herhangi bir enstrüman öğrenmesi oldukça doğal karşılandı. Bir önceki dönemde yer alan katı kuralların yavaş yavaş aşılması, insanlara yaşama sevinci kazandırdı.
Müzik olmazsa olmazlar arasındaki yerini aldı
Müzik öyle bir hale geldi ki, bir erkeğin aydın, sanatçı, bilgin, diplomat gibi herhangi bir mes- lek dalına sahip olabilmesi için müzik teorisini
bilmesi ve pratiğini yapmış olması gerekiyordu. Müzik
artık bambaşka bir boyuta ulaşmış hatta zorunluluk
haline gelmişti. O dönem- lerde yayınlanan kontrpuan
(değişik ezgileri birbirlerine uydurma sanatı) yazısı bu dönemde oldukça
gelişme gösterdi, bununla ilgili birçok kitap yazıldı. Birçok makam, ritim ve kontrpuan yöntemi bulundu. Müziği daha anlamlı bir hale getirebilmek için çalışmalar başladı. Sansby (yeden) notasının kullanılmaya başlanmasıyla eski gamlar değiştirildi ve bu gamların birleş- tirilmesiyle majör, minör gamlar ortaya çıktı. Armonik stil artık kontrapuantik stilden ayrıldı ve müzik daha özgür bir hal aldı.
Rönesans Müziğinin
BeliRgin özellikleRi
- Vokal müzik, enstrümantal müzikten daha önemlidir.
- Müzik, kelimelerin anlamını ve yarattığı duyguları geliştirir.
- Müzikler daha dengelidir, aşırı iniş ve çıkışlar mevcut değildir.
- Çok seslidir ve bu sesler önceki dönemlere göre daha baskındır.
- Ritmin yumuşak bir akışı vardır. Her melodi ritmik bağımsızlığa sahiptir.
Dönemin Önemli Müzisyenleri
Rönesans’ın en önemli okulları arasında Flemenk Okulu, Burgonya Okulu, Viyana
Okulu ve Roma Okulu yer alıyordu. Bu okullardan birçok besteci yetişti. Yaklaşık 150 yıl süren Rönesans Dönemi’nde birçok önemli besteci ortaya çıktı. Bunların başında Dufay, Gombert, Palestirna, Gesualdo ve Monteverdi gibi dünya çapında adını duyuran çok önemli besteciler yer aldı. 17.yüzyılın sonlarında Barok döneme geçilmiş olsa da bugün hala Rönesans müziği önemini koruyor.
Bu Rönesans Müziklerini Mutlaka Dinleyin! - Gregorio Allegri - Miserere
- Samuel Barber - Angus Dei, Op.11
- Antonio Lotti - Crucifixus (8-Part)
- John Tavener - The Lamb
- Claudio Monteverdi - Christe adoramus te - Francis Poulenc - Salve Regina
            MAKSİMUMBİZ 47






































































   47   48   49   50   51