Page 53 - BODRUMDERGI | ŞUBAT 2022
P. 53
Mesela bizim sosyal medyada
bir kimliğimiz var. Oradaki
kimlik artık üç boyutlu olacak.
O kimlikle artık sanal evrene
girip sokaklarda dolaşacaksınız. Alışveriş yapacaksınız, orada kripto paralar kullanılacak. Gerçek dünyanın davranışını, arttırılmış gerçekle, teknolojiyle orada yaşayacağız. Blockchain’le bütün bilgiler kayıt altına alınacak. Veri tabanı oluşturuluyor. Her şey
kayıt altına alınacak ve o dünyada dijital varlıklar oluşacak. Insan o evrene girecek, hiçbir iş yapmadan gezecek ve eğlenecek. Tüm bunlar sanal evrende yaşanacak.
Dünyada ilk 10’dayız
Dünyada sosyal medyanın en çok kullanıldığı ülke Güney Kore. Ardından Ingiltere geliyor. Biz de ilk ondayız dünyada. Internet alt yapısını kullanmada ABD’den öndeyiz. Türkiye de kişi başına günde 7 saat kullanım var. Birçok konuyu orada çözmeye çalışıyoruz, orada yapıyoruz.
Insanlığın gidişine bakıldığında zenginleşmeye rağmen aynı oranda mutluluk puanı artmıyor, hatta düşüyor. Bunun sebebi araştırıldığında Kaliforniya Sendromu ortaya çıkıyor. Sendrom en çok orada dikkat çektiği için oranın ismi verildi.
Dört ana belirtisi var:
Birincisi Hedonizm yani zevkçilik. Bu çağın insanı ego ideali
olarak, haz peşinde koşmayı yaşam felsefesi kabul ediyor. Fedakârlık yapmak, ülke için, vatan için fedakârlık yapmak önemsenmiyor. Bunun yerine kişi ben önemliyim diyor. Kimi zaman gözlemliyoruz. Amerika’da eğitim almış bazı psikolog arkadaşlar, evlilikte problem çıktığı zaman ‘Sen önemlisin, aile önemli değil, ayrıl’ tavsiyesinde bulunuyor. Aile demek, birlikte uzun bir yolculuğa çıkmak demektir. Uzun yolculuğa çıkan biri okyanusun ortasında ben gemiyi terk ediyorum diyebilir mi? Bu anlayış kendi çıkarları
için yaşayan ve kendi zevklerini
önemseyen bir insan tipini ortaya çıkardı. Kendi zevkini ego ideali seçen bir insanda benmerkezcilik ortaya çıkıyor. ‘Ben önemliyim aile önemli değil’ diyor. Böylece aile içi adalet olmuyor. Güçlünün dediği oluyor.
Yalnızlık ve mutsuzluk
ortaya çıkıyor
Kaliforniya Sendromu’nun ikinci belirtisi benmerkezcilik, üçüncü belirtisi yalnızlık ve dördüncü belirtisi ise mutsuzluk. Zevki amaç edinen, sadece kendi çıkarını düşünen bir kimse eşi hasta olunca, ‘Dünyaya bir daha mı geleceğim’ diyerek evliliği bitiriyor. Çocuğu ergenlikte sorun yaşamaya başlayınca ‘Sosyal Hizmetler Kurumu ilgilensin, ben 18 yaşından sonra karışmam’ diyor. Böyle durumlarda sosyal bağlar zayıflıyor. Mutsuz insanlar çoğalıyor.
Geleceğin tehlikesi
küresel bencillik
Mutsuzluk bir duygu ve ruh hâli, depresyon ise klinik bir durum. Mutsuzluk çok uzun sürdüğü zaman beyin kimyası bozuluyor ve depresyon oluyor. Klinik ve
uzman yardımı gereken bir noktaya geliyor. Şiddet artıyor, suçlar artıyor, acımasızlık artıyor. Bütün bunlar sonucunda toplumsal barış, tehdit yaşıyor. Geleceğin tehlikesi nükleer silah değil, geleceği tehlikesi küresel bencillik. Bunun sonucu da yalnızlık. Metaverse sonrası sanal dünyaya girecek insan, evlenmeye ne gerek var ki diyecek, çalışmaya ne gerek var ki diyecek.
Insanlığı bekleyen, gelecek kuşakları bekleyen yalnızlığı vurgulamamız, bununla ilgili bazı şeyler yapmamız çok önemli. Harikalar çağında yaşıyoruz bence. Iyi ve güzeli biz anlatalım, adım atalım bunun karşısında iyi ve güzel değişiklikler olur.”
51