Page 8 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 8
!
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA... !
!
Zerre zerre kenderin arzu Semast Cinsi hodra her yeki çün Kehrübast
Bu yerde ve gökte ne varsa, her biri zerre zerre kendi cinsine kehrüba gibidir.
!
Mevlana, oldu olasıya Mevlana idi, sonradan bir şey olmuş değildir. Son- radan görünen, ondaki o ezeli kemalin nuru, o ilahi Tuba’nın meyvası idi.
Peygamberimiz: “Adem su ve toprak arasında iken ben Peygamberdim.” dedi.
Mevlana diyor ki: “Şarap bizden sarhoş oldu, biz ondan değil. Kalıp biz- den var oldu, biz ondan değil.”
Sultan Veled diyor ki: “Veled, alemden evvel her şeyi bilen Tanrı’ya dost- tu. Hakkın ezeli kadehinden, aşkın heyheyli dudağiyle içti.”
İnsanı hayvandan ayıran, konuşmasıdır. Seçkin ve aydınları da avamdan ayıran, kendilerindeki bilginlik ve sözlerindeki yüksek farktır. Hazreti Muhammed, Tanrı sözü Kur’anı söyledi. Onun için seçkinlerin seçkini oldu. Tanrı adamları, sözlerinde ne kadar Tanrı’yı belirtmiş, ne kadar Tan- rı’ya yakınlaşmışsa, Tanrı nuruna kandil olan gönül sırçaları da o kadar incelmiş, o kadar şeffaflaşmış ve o kadar yakınlaşmıştır. Onun için: “Ke- lamından olur malum kişinin kendi miktarı” denildi.
Her söz Mevlana’nın dilinde, her şey Mevlana’nın elinde ilahileşiverdi. Mevlana, her neye baksa, her neyi görse, Tanrı’yı görürdü. Her neyi söy- lese Tanrı’yı söyledi. Bakışında Mevla’yı, söyleyişinde Mevla’yı, aklın- da, fikrinde, kendinde Mevla’yı bulurdu. Felsefesinin özünü, sözlerinin ruhunu Tanrı’dan alırdı. Mevlana’nın aşk ateşinde din, iman, küfür yan- mış, erimişti. Orada tek bir nur parıldıyordu: Dost... Varı yoğu, yiyeceği içeceği, özü sözü: Dost... Tek bir dosttu...
O kutsal insana onun için Mevlevi, Manevi denildi... Onda Tanrı’nın son- suz mahupluk sırrı görünürdü. Sultan-ül Ulema’dan tut da sohbet şeyhi
!8