Page 3 - BODRUMDergi | MAYIS 2025
P. 3
Kırılgan Bir Bahar
Bahar Bodrum’a erken gelir... Toprak hafifçe uyanır, begonviller
yavaştan göz kırpar, deniz ise hâlâ uykuludur… Ama güneş, her sabah
biraz daha cesur doğar. Bu yıl da öyle oldu. Güneş, umutla yüreğimizi
ısıtırken İstanbul’un derinlerinde sessizce biriken bir gerilimle karşı
karşıyayız. Beklenen o büyük deprem… Her yeni gün, ona biraz daha
yaklaştığımızı bilmek, içimizi burksa da göz ardı edemeyeceğimiz bir
gerçek.
Deprem; yalnızca yerin altındaki fayların değil, zihnimizdeki “bize bir
şey olmaz” duvarlarının da kırılması demek. İstanbul gibi kadim bir
şehrin sokaklarında yürürken geçmişin mirasıyla bugünün ihmalleri
iç içe geçiyor. Her taşın altında bir hikâye, her binada bir hayat saklı…
Ama ne yazık ki pek çoğumuz, depremin sadece birkaç saniyede
bu hikâyeleri paramparça edebileceğini unutuyoruz. Oysa afetler
unutmuyor. Hatırlamak, hazırlanmak ve önlem almak zorundayız.
Binalarımız ne kadar sağlam? Mahallelerimiz ne kadar bilinçli?
Ailemizle bir afet anında nasıl buluşacağımızı konuştuk mu hiç? Belki
de artık sadece “duvarların dışını” değil, içini de sağlamlaştırmamız
gerekiyor. Çünkü gerçek hazırlık, bilgiyle, dayanışmayla, hatırlamakla
başlar. Ve belki de en önemlisi, korkularla yüzleşerek…
Bu topraklar güzel olduğu kadar kırılgan da. Ve biz, ne kadar
teknolojik çağda yaşasak da hâlâ doğaya karşı hazırlıklı olmayı
tam anlamıyla başaramadık. Olası İstanbul depremi sadece bir
jeoloji meselesi değil; şehir planlamasından toplumsal farkındalığa,
eğitimden kent estetiğine kadar uzanan çok katmanlı bir konu. Bu
sayımızda bu kırılganlığı hatırlatmak, unutmamak ve unutturmamak
istedik. Çünkü bilmek, değişimin ilk adımıdır.
Ama elbette bu bahar sayısında sadece kaygılar değil, hayatın neşesi
de var. Çünkü yaşam, her zaman dengede. Bir yanda Moskova
sokaklarında esen bahar rüzgârı, diğer yanda dijital dünyanın
aile bağlarını nasıl şekillendirdiğine dair düşündüren bir yazı…
Braveheart’ın puslu İskoçya’sında kalbimize dokunan notalar, altın
zincirlerde sofistike detayların zarif ihtişamı ve tatlı severleri mest
edecek yeni trend: Bihter tatlısı…
Gelecek dediğimiz şey bazen bir tabakta, bazen bir ritimde, bazen de
bir otomobilin sessizliğinde gizlidir. Elektrikli araçlarla birlikte fosil
tüketiminin yüzde 40 azalması umut verici değil mi? Belki de bu
dönüşüm sadece çevre için değil, hayatlarımızı sadeleştirmek için de
bir fırsattır.
Bu sayımızda doğaya, geleceğe ve hayatın kendisine dair çok sesli
bir senfoni bulacaksınız. Baharın yeni başlangıçlarını selamlarken
İstanbul’a ve tüm sevdiklerimize içten bir duayla…
Sevgiyle,
EDİTO EDİTO
Seda Küçük
Editör
“
Gelecek dediğimiz
şey bazen bir tabakta,
bazen bir ritimde,
bazen de bir otomobilin
sessizliğinde gizlidir.
Elektrikli araçlarla
birlikte fosil tüketiminin
yüzde 40 azalması
umut verici değil mi?
Belki de bu dönüşüm
sadece çevre için
değil, hayatlarımızı
sadeleştirmek için de
bir fırsattır.
”
01