Page 27 - MAKSİMUM BİZ | KASIM 2020
P. 27

 ile hem salgın hastalıklar daha fazla görülebilecek, hem de su kıtlığı yüzünden hijyene ve sağlık hizmetlerine erişimde büyük sıkıntılar yaşanmaya başlanacaktır.
Tüm bunlar, yalnızca toplum sağlığı perspektifinden bakıldığında bile, önüne geçilememesi durumunda iklim değişikliğinin insanlık için oldukça yıkıcı etkileri olabileceğini gayet açık biçimde gözler önüne sermektedir.
Covid-19 Salgınının Iklim Değişikliği Üzerindeki Etkileri
Salgının küresel ekonomiyi durma noktasına getirdiği bu dönemde bile karbon emisyonları iklim değişikliği ile mücadele için istenen seviyeye düşürülebilmiş değildir. 2020 yılında sera gazı emisyonlarının %5’in üzerinde azalacağı öngörülmektedir
fakat bu değer Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından belirlenen 1,5°C’lik sıcaklık artışı sınırının altında kalabilmek için önümüzdeki 10 yıl boyunca her yıl ulaşılması gereken
%7,6’lık azaltım değerinin oldukça altındadır. Yaklaşık 4 milyar insanın bir şekilde karantina altında olduğu günlerde bile sera gazı emisyonlarındaki düşüşün bu denli sınırlı kalmasının en büyük nedeni, fosil yakıtların küresel enerji arzında hâlâ çok önemli bir paya sahip olmasıdır.
Diğer yandan, salgın sonrası normalleşme döneminde atılacak agresif adımların iklim değişikliği üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratarak salgından korunma sürecinde yaşanan pozitif ivmeyi tersine çevirebileceği de ihtimaller arasındadır.
Rob Jackson; Covid-19 krizi küresel karbon emisyonlarında geçici bir düşüşe yol açmış
olsa da küresel ekonominin çökmesi durumunda daha az üretim yapılacağı için iklim faaliyetlerinin yavaşlayabileceğini, bunun sonucunda da şirketlerin çevre-dostu politikaları erteleyebileceklerini ve hatta iptal edebileceklerini ifade etmektedir. Şirketler ve ekonomiler; öngörülebilir risklerin başında
gelen ve ekstrem hava olayları, çevre felâketleri, küresel göç hareketleri, su kıtlığı, tarımsal verimlilik düşüşleri vb. birçok
riski beraberinde getiren iklim değişikliğine hazırlık anlamında da büyük ölçüde sınıfta kalmaktadır.
İkim değişikliği kaynaklı çevresel etkiler arttıkça, iklim senaryolarını risk yönetimi süreçlerine entegre etmeyen şirketlerin orta ve
uzun vadede sürdürülebilirlik
ve rekabet sorunları yaşamaları kaçınılmazdır. Örneğin; üretim için taze su ihtiyacı yüksek olan ve uzun vadede su kıtlığı açısından yüksek riskli bölgelerde yer alan üretim tesisleri, hem kaynak kıtlığı açısından hem de sosyal tepkiler açısından sıkıntılar yaşayacaklardır.
İklim değişikliği krizi, Covid-19 salgınına benzer şekilde insanlık için yıkıcı etkileri olacak bir küresel kriz olarak gelişmektedir. Fakat iklim krizi Covid-19 krizinden
farklı olarak ne kısa bir süre içinde çözülebilecek ne de etkileri kısa bir dönem ile sınırlı kalacaktır. Beraberinde hem çevresel hem de sosyal bir sürü farklı krizi getirecek olan iklim değişikliği için küresel eylem ihtiyacı gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında koordineli, ahenkli, tutarlı ve birbirini tamamlayan adımların henüz atılamamış olması, insanlığın durumun ciddiyetini yeterince iyi anlayamadığına işaret etmektedir. İnsanlığın esenliği, küresel ve ulusal düzeylerde ekonominin etkin işlemesi için iklim değişikliği ile mücadele alanında etkin politikaların hayata geçirilmesi ve ortaklaşa çabaların arttırılması gerekmektedir.
Bu salgınının, iklim değişikliği başta olmak üzere küresel
krizlere yönelik risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesinde uyarıcı bir rol oynayabileceği değerlendirilmektedir. Covid-19 krizinden çıkarılacak dersler, yeni küresel krizlerin tekrarlanmaması için önlemler almaya aracılık edebilecektir.
maksimumbiz 25















































































   25   26   27   28   29