Page 34 - BODRUMDERGİ | KASIM 2021
P. 34

 Efsaneler
BODRUM AŞIĞI CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI
Halikarnas Balıkçısı
Edebiyat dünyasında bazı yazarlar vardır ki isimleri geçtiğinde hemen aklımıza onlarla özdeşleşen kentler gelir. Charles Dickens-Londra, Victor Hugo-Paris, Dostoyevski-Saint Petersburg, Franz Kafka-Prag, Gabriel Garcia Marquez-Aracata, James Joyce-Dublin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu-Ankara, Orhan Pamuk- İstanbul... Ve tabii ki Cevat Şakir Kabaağaçlı deyince de Bodrum...
    Osmanlı Padişahı Abdülhamit dönemindeki devlet adamlarından tarihçi Mehmet Şakir Paşa’nın oğlu olan Halikarnas Balıkçısı gerçek adı ile Cevat Şakir, 1890 yılında Girit’te doğdu. Çocukluğu babasının görevi nedeniyle Atina’da geçti. İlköğrenimini Büyükada Mahalle Mektebi’nde, ortaöğrenimi Robert Koleji’nde tamamladı. Oxford Üniversitesi’nde dört yıl Yakın Çağlar Tarihi okudu ve üniversiteyi de orada bitirdi. 1913’te evlendiği İtalyan eşiyle bir süre İtalya’da kaldı. Bu sırada resim dersleri aldı, İtalyanca ve Latince öğrendi.
İstanbul’a döndükten sonra
Diken, Resimli Gazete, Resimli
Ay, İnci gibi dergilerde yazılar yazdı. Kapak resimleri ve süslemeler yaptı, karikatürler
çizdi. Çizgi romanlar yaptı. İlk öyküsü 1920’li yıllarda yayımlandı. Babası Mehmet Şakir Paşa, 1914’te Cevat Şakir’in tabancasından çıkan bir kurşunla Afyon’da öldü. Birçok yerde kaza ile olduğu söylense
de tam sebebine ulaşılamadı. Bazı kaynaklara göre ise karısı Agnezi ile Mehmet Şakir Paşa’nın yasak aşk yaşadığıyla ilgili çıkan dedikodular yüzünden vurdu Cevat Şakir babasını. Bu kötü hadise üzerine Cevat Şakir, 14
yıl kürek cezasına çarptırıldı.
Cezasının yedi yılını çektikten sonra yakalandığı verem hastalığından ötürü affedilip tahliye edildi.
13 Nisan 1925 tarihinde Hüseyin Kenan takma adıyla kaleme aldığı “Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmağa Nasıl Giderler” başlıklı yazısı nedeniyle İstanbul İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. O sıralarda memlekette isyan bulunmaktaydı ve Cevat Şakir’de askeri isyana teşvik etmekten suçlu bulundu. Mahkeme başkanı tarafından idama mahkûm edilmek istendiyse de kalebentlikle Bodrum’a sürüldü. 3 yıllık sürgünlüğün yarısını Bodrum’da diğer yarısını ise İstanbul’da tamamladı.
Cezası bittikten sonra çok sevdiği Bodrum’a geri döndü ve yaklaşık 25 yıl yaşadı. Cevat Şakir, sürgüne geldiği yere âşık olmuştu. İnsanları ve doğal güzellikleriyle burası, onun kalbinde taht kurmuş bir cennetti.
Bodrum’un antik çağdaki adı olan Halikarnas’ı mahlas olarak kullanan Cevat Şakir, burada balıkçılık dahil çeşitli işlerde çalıştı. Eserlerinin büyük kısmını da Bodrum’da
yazdı. Üç evlilik yapan ünlü yazarın
bu evliliklerden beş çocuğu oldu. Çocukları öğretim çağına geldiğinde kasabada ortaokul olmadığı için ailesiyle birlikte İzmir’e taşındı.
Yazdığı deniz hikâyeleriyle
tanınan Cevat Şakir’e 1971’de Kültür Bakanlığınca Devlet Kültür Armağanı verildi. Yaşamını yazarlık ve turist rehberliği yaparak devam ettiren Cevat Şakir, 13 Ekim 1973’te İzmir’de vefat etti. Vasiyeti üzerine Bodrum’a gömüldü.
Cevat Şakir için bir sürgün yeri, bir muamma, bir karanlık olan Bodrum, bazı hayallerini gerçeğe dönüştürdüğü bir cennet oldu. Umutlarını nasıl yeşerttiğini,
nasıl güzelleştirdiğini tek tek anlatıyor Mavi Sürgün kitabında. Bodrum’da her şeye yeniden başlamasını, bütün acılarını
silişini, Halikarnas Balıkçısı’nın doğuşunu ve yeni bir Bodrum yaratma çalışmasını... Cevat Şakir, egzotik ülkelerden meyve fideleri ve tohumlar getirerek; Akdeniz florasında olmayan ağaçları burada yetiştirmeye başladı. Yazar, Bodrum’u güzelleştirme isteğini şöyle dile getiriyor satırlarda: “Bükleri, Knidosları, Datçaları, Gökovaları, daha daha uzakları, açık denizlerin açıklıklarını
32












































































   32   33   34   35   36