Page 61 - C:\Users\hamdi\Documents\Flip PDF Professional\e dergi\
P. 61

KAYBETTİKLERİMİZ




    Bazı meslekler vardır, zorlukları ve tehlikeleri göz önüne alınarak bir takım kolaylaştırıcı, teşvik edici tedbirler alınarak bu meslekleri yapanlara
    ayrıcalıklar tanınır. Tehlikeli ve ağır işlerde çalışanlara yıpranma payı ve erken emeklilik gibi birtakım düzenlemeler yapılır. Maden işçileri, ağır
    sanayi işçileri, askerler ve emniyet mensupları bu gurupta değerlendirilir. Gerçekten bunu fazlasıyla hak ederler ve buna hiç kimse de itiraz ede-
    mez. Çünkü bu tür mesleklerde çalışanların çoğu yaralanır, hastalanır, sakatlanır, hatta bazıları emekliliğini bile göremezler.

    Bazı meslekler de vardır ki dışarıdan bakıldığında çok rahat, konforlu, parası çok, tatili çok ve eğlenceli olarak görülür. Sokaktaki insanların ço-
    ğuna göre bu guruba giren mesleklerin başında da öğretmenlik gelir. Oysaki yıllardır bu mesleğin içinde olan birisi olarak kesinlikle söyleyebilirim
    ki bu meslek hiç te sanıldığı kadar kolay değildir. Vazife aşkı ve sorumluluğuyla gerçekten hakkını vererek yapıldığında bu görev zor ve yorucu
    olduğu kadar, bir o kadar da yıpratıcıdır. Zira öğretmen sadece günde birkaç saat sınıfta ders anlatıp sonra evine gidip yatan, yılın üçte birini
    tatilde geçiren insan asla değildir. Girdiğimiz her dersin planlaması, ön hazırlığı, teneffüs ve öğle aralarında bile öğrencilerin soru ve sorunlarıyla
    ilgilenme, toplantılar, seminerler, veli görüşmeleri, akşamları bile gelen öğrenci ve veli telefonları, evimizde hazırladığımız planlamalar, okuduğu-
    muz tomar tomar yazılı kağıtları, hafta sonu kursları, yaz kursları, hafta sonu sınavları vs. derken öğretmenin neredeyse kendine ayıracak zamanı
    bile yoktur. Zihnen ve bedenen yorulmuş, gün boyu yüzlerce kişiyle muhatap olarak harap ve bitap düşmüş bir halde evine dönen öğretmenin ne
    kendi çocuklarına ne de ailesine ayıracak zamanı ve mecali kalmıştır. Çoğu geceler, gündüz yaşadığı bazı olaylar uykularını kaçırır, rüyalarına
    konu olur öğretmenin. Bunları bir şikâyet olarak aktarmadım. Bizler bu görevi severek ve tüm zorluklarını bilerek tercih etmiş insanlarız. Neler
    yaşadığımız bilinsin istedim.

    Her ne kadar yüzümüz gülse de, dışarıya yansıtmamaya çalışsak ta yaşadıklarımız, maddî ve manevi olarak yıpranmışlıklarımız, ağaran ve dö-
    külen saçlarımız, üzerimizden silindir gibi geçen yorgun yıllarımız, halimizi açık ediyor. Öğretmen camiamızdan birçok hocamız ve arkadaşımız
    genç yaşlarda, emekliliğini bile göremeden sessiz sedasız birer birer aramızdan ayrılıyor. Çaresizce arkalarından bakakalıyoruz.
    …..
    1994 yılının Eylül ayında, Konya Merkez İHL’nin  şubesi olarak 47 genç ve idealist öğretmen arkadaşımla bu okulun kuruluşunda yer almış-
    tım.1996 da müstakil bir okul olarak Meram İHL adını aldık. 2015 yılına kadar da bu isimle anıldık. 2015 den sonra da Karatay’a bağlandık. Bu
    süreçte yüzlerce öğretmen arkadaşımız aramıza katıldı. Bir o kadarı da tayin olarak başka okullara gitti. Emekli olma bahtiyarlığına erenler de var
    tabii. Ama bazıları var ki bir daha dönmemek üzere aramızdan ayrıldılar. Arkalarında gözü yaşlı çocuklar, eşler, öğrenciler ve dostlar bırakarak
    gittiler. Kubbede hoş bir seda bırakarak gittiler ebedî âleme.
    …..
    Okulumuzun ilk öğretmenlerinden olan beden eğitimi öğretmeni Seyfi Erkan kardeşimin acısıyla sarsıldık ilk. 20 li yaşlardaydı ilk tanıştığımızda.
 VEYSEL  Dile kolay, 25 yıl aynı okulda aynı koridorlarda aynı spor odasında omuz omuza çalıştık. Unutmak mümkün mü onu? Öz kardeşlerimle bile onun-
    la geçirdiğim zaman kadar vakit geçirmemişimdir. Her odasının (öğretmen odasının yanındaki müdür yardımcısı odası o zaman spor odasıydı)
 SÜER  önünden geçerken kapıdan çıkıverecekmiş gibi gelir. Sesi koridorda yankılanır, silueti gözümün önüne gelir, selamlaşırız ve bir Fatiha’sını alır,
    ayrılırız. Mekânı cennet olsun.

    Seyfi beyin acısı henüz tazeliğini korurken bir acı haber de kıymetli ağabeyim, müdür başyardımcımız Mustafa Ziya Şimşek ‘ten geldi. Geçirdiği
    amansız hastalık birkaç ay içinde onu da bizden koparıverdi. O da yaklaşık 25 yılını bu okulun hizmetine adamış, bilge bir üstattı bizim için. Tec-
    rübe, liyakat, nezaket, hizmet, sadakat gibi üstün vasıfların hepsi onda toplanmıştı. Şu anda müdür odası olarak kullandığımız oda, kendisinin
    yıllarca kullandığı makamıydı. O oda da, her girdiğimde onun sesiyle ve duvarlardaki yansımalarıyla çıkar karşıma. Yıllarca orada yaptığımız hoş
    ve seviyeli sohbetler canlanır hayalimde… Senin de ruhun şâd olsun usta…
    Dedim ya bu değirmen hepimizi çaktırmadan, sessizce öğütüyor. Son yıllarda kimleri kaybetmedik ki? Öğretmen odamızın köşe taşı, kıymetli
    büyüğümüz Meslek dersleri öğretmeni Mustafa Aşiran hocamızı birkaç ay içinde yitirdik. Çok geçmeden yine başımızın tacı Meslek dersleri öğ-
    retmenimiz Halil İbrahim Altunkaynak üstadımızı ansızın kaybettik. Bir kurban bayramı günü acısı içimize düşüvermişti. İnanamadık, inanmak
    istemedik ama hakikat değişmedi. Sizlere de selam olsun koca yürekli delikanlılar. Nur içinde uyuyun..
    Fatma Baytok hanımefendi, sizi de unutmadık. Okulumuzda kısa süre çalışmasına rağmen herkesçe sevilen, masum, sessiz, üstün karakterli
    hanımefendi.  Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimizdi. Kendi halinde gelir gider, kimseyle tartışmazdı. O da ardında körpecik yavrular ve acılı bir
    eş bırakarak sessizce ayrılıverdi aramızdan.  Mekânın Cennet olsun…
    Diyarbakırlıydı… Adı, Veysel  Süer.. Acıların en tazesini yaşattı da gitti, birkaç ay önce. Fizikçiydi, hem de quantum fiziği. Çok çalışkandı. Günler,
    geceler, saatler ona yetmezdi. Gece yarılarına kadar öğrencileri için çırpınır dururdu. Bazen ofiste uyuyakalır, evine gitmeyi unuturdu. Çok çalışır-
    dı , çok.. Daha yapacak çok işleri, projeleri, geleceğe dönük hayalleri vardı. Olmadı… Doktorların bile adını koyamadığı amansız bir hastalık tüm
    vücudunu sarmıştı. İyileştiği haberini beklerken bir gece mesaj kutumuza onun vefat haberi düşüverdi. Genç yaşta bir yiğidi koparıverdi hayattan.
    O nu da Seyfi hocamıza komşu ettik Tekke Mezarlığında. Kulağımda hep o hoş sohbetleri, koridorlarda “pîrim” diye seslenişi ve hayalimde sanat
    ruhlu mütevazi kişiliği hep canlı kalacak. Mekânın cennet olsun, asil delikanlı…
    Aziz hatıralarını sizlerle paylaştığım bu kardeşlerim, son 5 yılda kaybettiklerimiz. İsmini anmadığım niceleri ise resmin görünmeyen kahraman-
    ları…
    Rabbimden başta ebediyete irtihal etmiş bütün şehit öğretmenlerimize, hocalarımıza ve ismini andığımız ve anmadığımız vefat etmiş tüm dost
    ve arkadaşlarımıza sonsuz rahmetler diliyorum. Hepsinin ruhu şâd olsun. Hepsinin ailelerine ve tüm sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.
    Çalışan ve emekli olmuş tüm öğretmen camiamıza sağlık afiyet içerisinde nice huzurlu ve mutlu hayırlı uzun ömürler diliyorum… Amin.


                                                                                                                                                                          HASAN SELVİ
                                                                                                                                                      İHL. Meslek dersleri öğretmeni






                                          M.ZİYA
                                         ŞİMŞEK                                                MUSTAFA             61
                                                                                                AŞİRAN
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66