Page 28 - DDY PARAGRAF SORU BANKASI
P. 28

ALLAH’A GÜVENMEK (TEVEKKÜL)

              “Her  derdin  bir  devası,  her  hastalığın  bir  ilacı  vardır.   be’nin üst tarafında ve zemzemin yukarısındaki bü-
               Hastalığın ilacı bulunduğu zaman aziz ve celîl olan Al-  yük bir ağacın altına bıraktı.
               lah’ın izniyle iyileşir” (Müslim)
                                                                O vakitler Mekke’de kimse bulunmadığı gibi içecek
                                                                su da yoktu. İşte İbrahim, karısı ile oğlunu oraya bı-
              Hazreti Enes (ra) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah’a ge-  raktı. Yanlarına da bir dağarcık hurma ve bir kırba su
               lerek: “Hayvanımı bağlayarak mı yoksa serbest bıraka-  koydu. Sonra arkasını dönüp gitmeye başladı. Fakat
                                                                Hacer onun peşini bırakmadı.
               rak mı Allah’a tevekkül edeyim?” diye sormuştu. Ona:
               “Bağla ve tevekkül et!” buyurdu.” (Tirmizi)      –   İbrahim!  Bizi  konuşup  görüşecek  bir  kimsenin,
                                                                   yiyip içecek bir şeyin bulunmadığı bu vadide bı-
                                                                   rakıp da nereye gidiyorsun?” diye sordu.

               ÖRNEK OLAYLAR                                    Bu soruyu birkaç defa tekrarladı. Fakat İbrahim (as)
                                                                buna cevap vermedi. Sonunda;

                                                                –   “Bunu böyle yapmanı sana Allah mı emretti?” de-
              Yaşlı kadının biricik devesi uyuz olmuştu. Ölürse bütün   yince Hz. İbrahim:
               işleri altüst olacak, bağına, bahçesine giderken eşyasını
               yükleyecek vasıtadan mahrum kalacaktı. Bunun için gün-  –   Evet, Allah emretti, diye cevap verdi. Bunun üze-
               lerce düşünmüş, bir tedbir hatırına gelmemişti. Durma-  rine Hacer:
               dan dua ediyor, Allah’tan devesini kurtarmasını diliyordu.
               Bir gün yine kıra çıkardığı devesinin ot yemeyip, su   –   Öyleyse O bizi zayi etmez” dedi ve geriye dönüp
               içmediğini, iskelet haline geldiğini görünce üzüntü-  kundaktaki bebeğinin yanına vardı. İbrahim (as)
               sü bir kat daha arttı, başladı ağlamaya. Hem ellerini   de yürüyüp yoluna devam etti. Kimsenin kendisi-
               açmış dua ediyor, hem de durmadan ağlıyordu. İşte   ni göremediği Seniyye mevkiine varınca, yüzünü
               bu sırada Peygamberimiz, ashabıyla birlikte oradan   Kabe tarafına çevirip ellerini kaldırarak şöyle dua
               geçmekteydi. Yaşlı kadının ağladığını görünce sor-  DDY Yayınları  etti:  “Ey  Rabbimiz!  Namazı  dosdoğru  kılmaları
               du:                                                 için ben, neslimden bir kısmını, senin saygı du-
                                                                   yulması gereken Mukaddes Mâbed’inin yanında,
               –   Ey Allah’ın kulu, niçin gözyaşı döküp ağlıyorsun?   ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de
                  Kadın titrek sesle cevap verdi:                  insanlardan bir kısmının gönüllerine onlara karşı
               –   Niçin olacak, devem için, dedi. Devem benim her   muhabbet koy ve kendilerine bazı meyvelerden
                  şeyim. Ya ölürse halim ne olur? Yakalandığı has-  rızık ver. Umarım ki nimetlerine şükrederler…”
                  talıktan kurtarması için Rabbime günlerdir el açıp
                  dua ediyorum, fakat bir türlü kabul edilmiyor.     “Hacer İsmail’i emziriyor ve kırbadaki sudan içiyor-
                                                                du. Nihayet kırbadaki su tükendi. Hem kendi hem
               Tebessüm eden Peygamberimiz şöyle cevap verdi:
                                                                oğlu susadı. Çocuk susuzluktan yerde sızlanıp yu-
               –   Kabul olmasını istiyorsan duana biraz da katran   varlanmaya  başlayınca,  Hacer  onun  bu  halini  gör-
                  kat, katran!..                                memek  için  oraya  en  yakın  tepe  olan  Safa’ya  gitti
               Kadın düşünmeye başladı. Ne demekti duasına kat-  ve tepenin üstüne çıktı. Birini görebilir miyim, diye
               ran katmak?                                      vadiye bakındı; fakat kimseyi göremedi.
               Nihayet anlar gibi oldu. Bu defa gidip komşulardan      Safa tepesinden inip vadiye gelince, koşmasına en-
               katran bulan kadın, uyuz devesine önce iyice bir kat-  gel olmasın diye elbisesinin eteğini topladı. Sonra da
               ran sürdü. Bundan sonra da ellerini açıp duaya baş-  çok zor durumda kalmış bir insanın son gayretiyle
               ladı.                                            koşmaya  başladı;  vadiyi  geçip  Merve’ye  geldi.  Te-
               Katranla uyuz sivilcelerindeki mikroplar tümüyle öl-  penin üstüne çıkıp acaba birini görebilir miyim diye
               müş, böylece deve kurtulmuştu.                   bakındı;  fakat  kimseyi  göremedi.  İki  tepe  arasında
                                                                böyle yedi defa gidip geldi.

              Hz. Peygamber (s) şöyle anlatıyor:               Peygamber (sav) sözünün burasında şöyle dedi: “İşte
                                                                bundan dolayı insanlar Safa ile Merve arasında sa’y
               “İbrahim  (a.s),  Hacer  ile  henüz  sütten  kesilmemiş   eder” buyurdu… Sonunda Hz. Hacer’e zemzem verildi.
               olan  oğlu  İsmail’i  alıp  Mekke’ye  getirdi.  Onları  Ka-
                                                          28
            8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ PARAGRAF SORU BANKASI
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33