Page 2 - 1.SAYI
P. 2
GÖNÜLLÜYÜM, GÖNÜLLÜSÜN, GÖNÜLLÜYÜZ
“İçinde bulunduğu toplulukta herhangi bir karşılık ya da çıkar beklemeksizin bir işi yapmayı
kendiliğinden üstlenen kişidir.” diye tanımlıyor Vikipedi bizleri.
Bir karşılık beklemiyor olsak da, karşılığını kat kat fazlasıyla aldığımızı kimse inkar edemez herhalde.
Çok şey öğreniyoruz, çok hayata dokunuyoruz. Dokunduğumuz hayatlar da bir gün bize dokunuyor.
Kelebek etkisi denen olay aslında tam bu noktada gerçekleşiyor. Küçük adımlar büyük dönüşümler
başlatıyor. O zaman diyorsunuz ki; İyi ki gönüllüyüm!
Gönüllülüğün kökeninde yer alan “gönül” kelimesi, kalbin manevi yönünü ya da kalpte bulunduğu
varsayılan duygu kaynağını ifade etmek için kullanılmakta olup, “gönüllülük” kelimesinin “voluntaire”
kelimesinden türediği düşünülmektedir. Bu kelime, 1750'ye kadar Fransa’da acil durumlarda askerî
hizmet için harekete geçen sivilleri tanımlamada kullanılmıştır ve Latince’de kişinin özgür iradesi
anlamında kullanılan “Latin voluntarius” sıfatına dayandığı söylenmektedir. Aynı zamanda İngilizce’de
de “volunteer” olarak karşılık bulmuştur.
Gönüllü çalışmalar farklı dillerde farklı anlamlara sahiptir. Bunlardan bazıları;
Norveççe’de kolektif gönüllü çalışma için kullanılan “dugnad”,
Arapça’da bir şey bağışlamak anlamına gelen “tatawa”,
Güney Afrika’da “insan ancak başka insan aracılığıyla insan olur” anlamına gelen “ubuntu”
sözcükleri..
Sonuncudaki anlamın derinliği peki?
“Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını duyarsa insandır.”
-Lev Tolstoy