Page 634 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 634

Darwinistler ve Materyalistlerin En Korktukları Konu

                                                         Maddenin Hakikatidir




                        ADNAN OKTAR:... Hayal vehim, materyalizme karşı anlatılacak en önemli delillerden-

                    dir. Lenin bu konuyu duyduğunda adamın şafağı atıyor; "sakın" diyor, "yaratılışçılarla bu ko-
                    nuya girmeyin, bu konuya girerseniz batarsınız, yapacağınız hiçbir şey kalmaz" diyor, "sakın

                    onlarla bu konuya girmeyin tartışmayın" diyor. Lenin'in en çekindiği konudur, Marksistle-
                    rin en çekindiği konudur maddenin hakikati, maddenin beyinde algılanma şekli. Çünkü
                    küçük, mercimek kadar bir yerde sonsuz alemi görüyoruz, sonsuz alemi yaşıyoruz. Mark-

                    sizm'in, Leninizm'in hiç açıklayamayacağı bir şey; ruh. Onu kim seyrediyor? Görüntüyü kim
                    seyrediyor tam renkli olarak, sesi kim duyuyor? Dokunma hissini duyan kim? Tat alma his-

                    sini duyan kim? Leninizm'in, Marksizm'in işte en ızdırap duyduğu, çökmelerine neden
                    olan en mühim konulardan birisi de budur. Big Bang teorisi bir, bu iki, Darwinizmin çökü-
                    şü üç.

                        Big Bang ile zamanın bir başlangıcı olduğu, maddenin başlangıcı olduğu ortaya çıktı, o
                    çok ağır geldi onlara, oradan bir darbe yediler. İkinci olarak; maddenin hakikati ve ruh, ru-
                    hu açıklayamıyorlar çünkü. Çünkü gören biri var, rengi biliyor adam, ışığı algılıyor. Işık bey-

                    nin içinde oluşuyor, renk de beynin içinde oluşuyor, dışarıda renk ve ışık yok. Bu, bilimsel
                    olarak hiç açıklanamayacak bir şey, çünkü metafizik üstü metafizik, hiç açıklanacak gibi
                    değil. Laboratuvara girecek bir konu da değil, incelenebilecek konu da değil. Çünkü insan

                    beynin içine giremiyor. Mesela sesin duyulması; en kaliteli müzik aletinden daha net duyu-
                    yoruz sesi. En kaliteli televizyondan, en kaliteli sinemadan daha güzel bir görüntü var bey-

                    nimizin içinde, çok çok kaliteli. İki gram etten oluşuyor bütün bu makine. Mesela en kaliteli
                    televizyonu alıyorsunuz yine bulanık, iki boyutlu, üç boyutlu daha hala yapamadılar. Yapsa
                    bile binlerce alet edevattan oluşuyor, binlerce mühendis yapıyor, buna rağmen yine yapamı-

                    yorlar. Yaptığında da görüntüsünü sadece oluşturuyor. Görüntüyü görecek kim? O ayrı bir
                    konu. Görüntüyü görecek varlığı yapmak zaten imkansız, yani ruhu yapmak imkansız. Bir

                    de görüntüyü gören var.
                        Allah hem görüntüyü göreni yapmış, hem de dünyanın en kaliteli televizyonundan, si-
                    nemasından daha kaliteli halde üç boyutlu olarak yapmış. O kadar kaliteli üç boyutlu ki;

                    gerçek mi, hayal mi insanlar fark edemiyorlar. Hangi insan şimdi bizim televizyondaki gö-
                    rüntümüzün hayal olduğunu söyleyebilir? Televizyon ne kadar uzakta diyorsun? 2 metre.
                    Halbuki beynin içinde televizyon, beyninin içinde bizi seyrediyor haberi yok bir çok kişinin.

                    Bu mühim hakikati bir kısım insanlar kısmen anlıyor, bir kısmı detaylı anlıyor, bir kısmı an-
                    lamazlıktan geliyor. İyi anlayanı çok etkiler bu, çok muhteşem bir şeydir, çok büyük bir olay-
                    dır, çok derin bir olaydır. Bu sırrı işte 2012'lerden sonra insanlar anlamaya başlayacaklar.

                    Maddenin hakikati bilinecek, maddenin gerçeğini görecekler inşaAllah.


                                        ( 29 Eylül 2011 tarihli röportajdan / www.a9.com.tr / www.harunyahya.tv)
   629   630   631   632   633   634   635   636   637   638   639