Page 864 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 864
ramdır. Şu anda ise işlenen cinayetlerin sayısı hayret uyandıracak kadar fazladır. Kuran'a göre her-
kes bir diğerinin hakkını gözetmekle yükümlüdür. Oysa şu an dünyanın pek çok ülkesinde sistem,
insanların birbirlerinin hakkını elinden alma, birbirlerini aldatma sistemi üzerine kurulmuştur.
Kuran'a göre malın ihtiyaç olandan fazlası yoksul olana verilir. Yine dünyanın pek çok ülkesinde şu
anki sistemde yoksul sürekli daha da fazla sömürülmekte, adeta yok edilmeye çalışılmakta, zengin
olan ise daha fazla mala sahip olabilmek için hırs yapmaktadır.
Allah'ın Kuran'da belirttiği ahlakın tam tersinin yaşanması, deccalin kurduğu sistemin bir sonu-
cudur. İnsanların büyük çoğunluğu, deccalin sistemine uymalarının bir sonucu olarak ferahlık içinde
yaşayabilecekken yaşayamamakta, mutlu olabilecekken olamamakta, nimetlere kavuşabilecekken
bereketsizlik içinde yaşamaktadırlar. Deccalin sistemi insanlar için büyük bir kabus, bir bela olmuş-
tur.
Fakat deccaliyet artık fikren ölmüştür. Ateist masonların tüm oyunları ortaya çıkarılmış, yok
edilmiştir. Deccaliyetin ayakta durup tutunacağı hiçbir dal kalmamıştır. İnsanları artık daha fazla al-
datamamakta, Darwinizm aldatmacasına kimseyi inandıramamaktadır.
Bunu Allah'ın izniyle gelecekte de yapamayacaktır. Çünkü Allah'ın vaadine göre batıl, mutlaka
yok olup gitmeye mahkumdur. Allah, bu düzeni insanların Allah'ın kadrini gereği gibi takdir ede-
bilmesi, hak olanı açıkça görebilmeleri için yaratmıştır. Yoksa kuşkusuz, deccal sistemini ortadan
kaldırmak ve Kuran ahlakını tüm dünyaya hakim kılmak için Allah'ın "Ol" emri yeterlidir. Deccal,
kendi tuzağını büyük ve güçlü sanmıştır. Oysa Allah'ın tuzağı karşısında hüsrana uğramıştır.
Alemlerin Rabbi olan Allah ayetlerinde şöyle bildirir:
Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden
(sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniy-
le yakalayıverdik.
O ülkeler halkı, geceleri uyurken, onlara zorlu azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?
Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu-azabımızın gelmeyeceğinden gü-
vende miydiler?
(Veya) Onlar, Allah'ın tuzağından güvende mi idiler? Allah'ın bir tuzak kurmasından, hüsrana uğrayan
bir topluluktan başkası (akılsızca) güvende olmaz. (Araf Suresi, 96-99)
Akıl ve vicdan sahibi bir insanın sorumluluğu, aklın, mantığın, vicdanın ve bilimin gösterdiği
doğrulara uymak ve her varlığı Allah'ın yarattığı gerçeğini kabul etmektir. Kuşkusuz Yüce
Rabbimiz'in insanların övgüsüne, teslimiyetine, takdirine ve ibadetine ihtiyacı yoktur. İhtiyacı olan
yalnızca insanın kendisidir. Allah'a karşı büyüklenmek insana dünyada ve ahirette hüsrandan başka
bir şey getirmeyecektir. Allah'a teslim olmak ise, dünyada hayırlı ve güzel bir yaşamın, ahirette ise
bu dünya ile kıyaslanmayacak sonsuz ve büyük nimetlere kavuşmanın bir vesilesidir. Ama hepsinin
üzerinde, insana en büyük mükafat Allah'ın rızası olacaktır.
Deccalin yenilgisi ise sonsuza kadar devam edecektir. Darwinizm'in çöküşü bunun en önemli
göstergesidir. Önemli olan bundan sonra vicdanın gösterdiği yola uymak, bir ömrü deccalin esiri
olarak harcamamaktır. Eğer bir insanın aklı ve şuuru yerindeyse, yapılması gereken budur.
Her varlığın sahibi ve hakimi olan Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edil-
mez. Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azap apansız size gelip
çatmadan evvel. (Zümer Suresi, 54-55)
Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka
bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi
bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."
(Bakara Suresi, 32)
862 Yaratılış Atlası Cilt 4