Page 108 - Savunma Sistemi Mucizesi
P. 108
Günümüzün önde gelen evrimcilerinden biri olan, jeoloji ve paleoant-
ropoloji profesörü Stephen Jay Gould ise do¤al seleksiyonun evrimlefltirici
gücü olamayaca¤›n› flöyle ifade eder:
E¤er evrimin her biri do¤al seleksiyon taraf›ndan desteklenen uzun bir
ara aflamalar dizisi içinde ilerlemesi gerekiyorsa, nas›l yoktan böyle ay-
r›nt›l› bir fley elde ediyorsunuz? Bir kanad›n %2'si ile uçamazs›n›z. Bafl-
ka bir ifadeyle, sadece (flu an onlar› gözlemleyemedi¤imiz için) çok daha
ayr›nt›l› formlarda kullan›labilen yap›lar›n bu bafllang›ç aflamalar›n›
do¤al seleksiyon nas›l aç›klayabiliyor? Bu aflamada bir nokta di¤erlerin-
den önde geliyor: bafllang›ç evrelerinin ç›kmaz›. Mivart bu problemi en
önemli problem olarak saptad› ve bu bugün hala devam ediyor. 14
Peki böyle bir sistemin oluflumu neo-Darwinizm'in iddia etti¤i gibi,
"mutasyonlar" ile aç›klanabilir mi? Acaba peflpefle oluflan mutasyonlar so-
nucunda böylesine mükemmel bir sistem meydana gelmifl olabilir mi?
Bilindi¤i gibi mutasyonlar, canl›lar›n genetik flifrelerinde, çeflitli d›fl et-
kenler sonucu meydana gelen bozulma ve tahribatlard›r. Mutasyonlar›n ta-
mam› canl›n›n DNA's›nda programl› olan genetik bilgiye zarar verir ve hiç-
bir yeni genetik bilgi eklemezler. Dolay›s›yla, mutasyonlar›n hiçbir geliflti-
rici ve evrimlefltirici özellikleri yoktur. Bu gerçek de günümüzde pek çok
evrimci taraf›ndan istenmeden de olsa dile getirilmektedir. Bu evrimciler-
den biri olan, California Üniversitesi'nden genetikçi John Endler flöyle bir
itirafta bulunur:
Mutasyonlarla ilgili çok fazla fley biliyor olsak da, evrim gibi o da hala bir
"kara kutu" görünümündedir. Evrimde yeni biyolojik fonksiyonlar›n olufl-
mas›na pek rastlanmaz ve bunlar›n kökeni de zaten bilinmemektedir. 15
Ünlü evrimci Frans›z biyolog Pierre P. Grassé ise mutasyonlar›n say›-
s›n›n da sonucu de¤ifltirmeyece¤ini flöyle itiraf eder:
"Ne kadar çok say›da olursa olsunlar, mutasyonlar herhangi bir çeflit ev-
rim üretemezler." 16
Aç›kça görülüyor ki, küçücük hücrelerin sahip olduklar› ola¤anüstü
özelliklerin, sergiledikleri ak›l almaz baflar›lar›n tesadüflerle, mutasyonlarla,
evrimci safsatalarla aç›klanmas› gerek bilime gerekse ak›l ve mant›¤a bütü-
nüyle ayk›r›d›r. Bugün insan zekas›n›n ulaflt›¤› en son nokta dahi, hücreler-
de sergilenen ak›l karfl›s›nda çok sönük kalmaktad›r.
106 HARUN YAHYA