Page 86 - En Büyük İftira Şirk
P. 86

En Büyük İftira: Şirk


             sa'yı ve ona in di ri len Tev rat'ı bi len, Hz. Mu sa'nın teb li ği ne, onun Fi -
             ra vun'la olan mü ca de le si ne ta nık olan İs ra i lo ğul la rı'ndan ba zı la rı -
             nın du ru mu bu na bir ör nek tir. İs ra i lo ğul la rı için den bir kı sım in san,

             bun ca  il me  ka vuş tuk tan  son ra,  hiç bir  şey  bil mi yor lar mış  gi bi
             Al lah'tan baş ka ilah is te miş ler (Al lah'ı ten zih ede riz), üs te lik bu ta -
             lep le ri ni de Hz. Mu sa'ya söy le ye bil miş ler dir. Bu, ol duk ça şa şır tı cı
             ve ib ret ve ri ci bir du rum dur. Bu ra dan da, ca hil lik ten kur tul ma nın
             yo lu nun bil gi edin me nin öte sin de, kal be sin di ril miş, kalp te et ki

             uyan dı ran, dü şün ce ve dav ra nış la ra yan sı yan bir il mi kav ra mak ol -
             du ğu nu an lı yo ruz.
                Nitekim şirke düşerek sapmış olan bazı eski kavimlerin, özellikle
             de İsrailoğulları'ndan bazı kimselerin -samimi olanları tenzih ede-
             riz- hatası buradadır. Ellerinde büyük bir bilgi bulunmasına, dahası
             bu bilgiyi çok iyi öğrenmiş olmalarına karşın, yine de sapmışlardır.

             Bu nedenle Kuran'da böyle davranan kişiler "kitap yüklü eşekler"
             olarak tanımlanır. Allah'ın ayette bildirdiği gibi; "Kendilerine Tevrat
             yükletilip de sonra onu yüklenmemiş olanların durumu, koskoca
             kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir". (Cuma Suresi, 5)
                Kuran'da bazı Yahudilerden söz edilirken ayrıca, "Onlardan bir

             bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, akıl erdirdikten sonra, bile bile
             değiştiriyorlardı" (Bakara Suresi, 75) şeklinde de haber verilmek-
             tedir. Bu da bilgiye sahip olmanın tek başına yeterli olmadığını, bir
             de bu bilgiyi gerçekten Allah korkusuyla değerlendirecek samimi
             bir kalbin gerekli olduğunu gösterir.
                Böylece, şirkten arınmış halis bir imana sahip olmanın bir diğer
             önemli şartı görülmektedir: "Samimiyet". Doğal olarak bunun tersi

             olan "samimiyetsizlik" de kişiyi şirke sürükleyen etkenlerden birisi
             olmuş olur.

                                           84
   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91