Page 227 - Mültecilere Yardım
P. 227
Motoru bozulan teknede açlıktan ölmekte olan Rohingya Müslü-
manlarının karaya adım atmalarını bütün civar ülkeler çok görmüştü.
Onlara bir çadır vermeyi; onları kendi bahçelerinde, ormanlarında,
bomboş duran arazilerinde ağırlamayı istemediler. Maçlara, davetlere,
pahalı kıyafetlere, arabalara, stadyumlara, alışveriş ve turizm merkez-
lerine harcamakta oldukları paraları bu zavallılara ayırmayı gereksiz
buldular. Bu gariban insanların durumuna "nasıl çare buluruz?" demek
yerine, "onlardan nasıl kurtuluruz?" diye soruşturmaya başladılar.
Mültecileri geri çevirme konusunda birbirleriyle adeta yarışa girdiler.
Elbette her yönetici ve idareci bu bakış açısında değil. Rohingya Müs-
lümanları için seferber olmuş ülke halkları, vicdanlı insanlar da var.
Ama siyasette sözü geçenlerin son kararları, yıllardır süregelen önemli
bir zulmü tüm açıklığıyla tekrar gözler önüne serdi. Rohingya Müslü-
manları; insan tacirlerine rağmen, başka ülkeler tarafından reddedile-
ceklerini bilmelerine rağmen, "ölüme" rağmen, kendilerini köhne tek-
nelerde denize bırakıyorlar. Bir insanı böylesine çaresiz hale ne
getirebilir?
Myanmar'dan yola çıkıp denizde motoru bozulan ve içinde onlarca
kişinin açlıktan yaşamını yitirdiği, uğradığı her ülkeden reddedilen bir
teknenin Endonezya tarafından kabul edilmesiyle sorunların çözül-
düğü zannedilmesin. İnsan tacirlerinin mesken tuttuğu Tayland'da
geçtiğimiz aylarda trajik bir şekilde toplu mezarların bulunması, insan
ticareti yapanların illegal faaliyetlerini durdurmuş gibi görünse de
gerçek öyle değil. Şu an Myanmar'dan yola çıkmış ve başıboş deniz-
lerde dolaşan tekneler yaklaşık 8000 kişi barındırıyor. İnsan tacirleri ar-
tık göçmenlerden son ödemelerini karaya çıktıklarında değil deniz-
deyken alıyor ve tekneyi terk ediyorlar. Malezya ve Endonezya gibi
Müslüman ülkelerin halkları göçmenlere yardım eli uzatmak için her
şeylerini seferber ederken, ülke yönetimleri göçmenleri almamak ko-
nusunda kararlılar. Üstelik Myanmar yönetimini sorumlu tutarak, bu
sorunun kendilerinden uzak olduğuna dünyayı inandırmak istiyorlar.
Adnan Oktar (Harun Yahya) 225