Page 608 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 608

1- Kanatlar ç›km›-             fieklin sol taraf›nda, evcil bir ta-
                                                                        yor.                           vuktaki normal geliflim, sa¤da
                                                                        2- Ayaklar normal              ise pleiotropik bir genin mutas-
                                                                        boyda, ancak uçlar›            yona u¤ramas›n›n do¤urdu¤u
                                                                        tam geliflmiyor.                zararl› etkiler görülüyor. Dikkat
                                                                        3- Yumuflak tüy                 edilirse, tek bir gende meydana
                                                                        örtüsü yok.                    gelen bir mutasyon, birbirinden
                                                                        4, 5- Solunum ka-              çok farkl› organlara zarar ver-
                                                                        nal› olmas›na ra¤-             mektedir. Bir mutasyonun yararl›
                                                                        men akci¤er yok.               bir etki oluflturaca¤› varsay›lsa
                                                                        6, 7- ‹drar yolu               bile, söz konusu "pleiotropik et-
                                                                        büyümüyor ve böb-              ki", daha pek çok organa zarar
                                                                        re¤in geliflimine yol           vererek bu yarar› da ortadan
                                                                        açm›yor.                       kald›racakt›r.


















                  mesi gerekir: Vücudun herhangi bir hücresinde veya organında meydana gelen değişim bir sonraki nesle
                  aktarılmaz. Örneğin bir insanın gözü, radyasyon ve benzeri etkilerle mutasyona uğrayıp orijinal formun-
                  dan farklılaşabilir, ama bu kendisinden sonraki nesillere geçmeyecektir.
                       Tüm bunlar, doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmalarının hiçbir evrimleştirici etkiye sahip olma-

                  dıklarını göstermektedir. Nitekim şimdiye kadar bu yolla elde edilmiş hiçbir gözlemlenebilir "evrim" ör-
                  neği yoktur. Buna karşılık evrimci biyologlar kimi zaman "doğal seleksiyon ve mutasyon mekanizmaları-
                  nın evrimleştirici etkisini gözlemleyemiyoruz, çünkü bu mekanizmalar ancak çok uzun zaman içinde etki-

                  li olur" gibi bir açıklama öne sürerler. Oysa bu da hiçbir bilimsel temeli olmayan bir avuntudan başka bir
                  şey değildir. Çünkü meyve sinekleri ya da bakteriler gibi yaşam süreleri çok kısa olan ve dolayısıyla tek
                  bir bilim adamının binlerce neslini gözlemleyebildiği canlılarda da hiçbir "evrim" gözlemlenmemektedir.
                  Pierre-Paul Grassé, bakterilerin, evrimi geçersiz kılan değişmezliği hakkında da şunları söyler:

                       Bakteriler... çok sayıda üremeleri nedeniyle, en çok mutant (mutasyon geçirmiş canlı) ortaya çıkaran canlılar-

                       dır. Ancak bakteriler... kendi türlerine çok büyük bir sadakat gösterirler. Escherichia coli bakterisinin mutantla-
                       rı çok dikkatli bir biçimde incelenmiştir ve bu konuda çok iyi bir örnektir. Okuyucular da kabul edecektir ki,
                       evrimi kanıtlamak ve mekanizmalarını keşfetmek için örnek olarak seçilen bu canlının bir milyar yıldır hiçbir
                       değişime uğramamış olması son derece şaşırtıcıdır. Eğer evrimsel bir değişim meydana getirmiyorlarsa, bu can-

                       lıların geçirdikleri bunca mutasyonun ne anlamı vardır? Sonuçta, bakterilerin ve virüslerin geçirdikleri mutas-
                       yonel değişimlerin, belirli bir genetik ortalamanın etrafında dönüp dolaşan kalıtsal dalgalanmalardan başka bir
                       şey oluşturmadıkları ortaya çıkmaktadır; biraz sağa, biraz sola dalgalanma olmakta, ama niha-
                       i bir evrimsel değişim yaşanmamaktadır. Hamam böcekleri de, ilk ortaya çıktıkları Permiyen Devri'nden bu ya-

                       na en az Drosophila kadar çok mutasyon geçirmiş, ama hiçbir değişim yaşamamıştır.           27
                       Kısacası, canlıların evrim geçirmiş olmaları mümkün değildir, çünkü doğada onları evrimleştirebilecek

                  bir mekanizma yoktur. Nitekim fosil kayıtlarına baktığımızda da, bir evrim süreci ile değil, aksine evrime
                  tümüyle ters bir tablo ile karşılaşırız.





                606 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2
   603   604   605   606   607   608   609   610   611   612   613