Page 236 - İncil'den Güzel Sözler
P. 236

İncil'den Güzel Sözler






                   züklü, şık giyimli bir adamla kirli giysiler içinde yoksul bir adam gel-
                   diğinde, şık giyimli adama ilgiyle, "Sen buraya, iyi yere otur", yok-
                   sula da "Sen orada dur", ya da "Ayaklarımın dibine otur" derseniz,

                   aranızda ayrım yapmış, kötü niyetli yargıçlar olmuş olmuyor
                   musunuz? (Yakup'un Mektubu, 2:1-4)

                   ... Egemenliğinin asası adalet asasıdır. Doğruluğu sevdin, kötü-
                   lükten nefret ettin... (İbranilere Mektup, 1:8-9)

                   ... Gönlümün hoşnut olduğu sevgili kulum odur... O adaleti ulus-
                   lara bildirecek... Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürme-
                   yecek ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak. (Matta, 12:18-20)

                   Onlardan birine haksızlık edildiğini gören Musa, onu savundu...
                   Ertesi gün Musa, kavga eden iki İbrani'yle karşılaşınca onları barış-

                   tırmak istedi. 'Efendiler' dedi, 'Siz kardeşsiniz. Niye birbirinize
                   haksızlık ediyorsunuz?' (Elçilerin İşleri, 7:24-26)

                   [Hz. İsa (as):] "Siz insan gözüyle yargılıyorsunuz. Ben kimseyi
                   yargılamam. Yargılasam bile benim yargım doğrudur. (Yuhanna,
                   8:15-16)

                   Ama insanlar arasında ayrım yaparsanız, günah işlemiş olur-
                   sunuz; Yasa [Kutsal Kitap] tarafından, Yasa'yı [Allah'ın emirlerini]
                   çiğneyenler olarak suçlu bulunursunuz. (Yakup'un Mektubu, 2:9-
                   10)


                   Allah "herkese, yaptıklarının karşılığını verecektir." Sürekli iyilik
                   ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam [cen-
                   net] verecek. Bencillerin, gerçeğe uymayıp haksızlık peşinden gi-
                   denlerin üzerineyse gazap ve öfke yağdıracak. (Pavlus'tan
                   Romalılara Mektup, 2:6-8)








                                              234
   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240   241