Page 157 - Kuran'dan Genel Bilgiler
P. 157
niz, sizi ac› bir azap ile azapland›r›r." (Fetih Suresi, 16)
Muhammed, Allah'›n elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere kar-
fl› zorlu, kendi aralar›nda ise merhametlidirler. Onlar›, rüku edenler,
secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan)
ve hoflnutluk aray›p-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. ‹flte
onlar›n Tevrat'taki vas›flar› budur: ‹ncil'deki vas›flar› ise: Sanki bir ekin;
filizini ç›karm›fl, derken onu kuvvetlendirmifl, derken kal›nlaflm›fl, sonra
saplar› üzerinde do¤rulup-boy atm›fl (ki bu,) ekicilerin hofluna gider. (Bu
örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman
edip salih amellerde bulunanlara bir ma¤firet ve büyük bir ecir va'det-
mifltir. (Fetih Suresi, 29)
Sanki onlar, ürkmüfl yaban eflekleri gibidirler; Arslandan korkup-kaç-
m›fllar. (Müddesir Suresi, 50-51)
(‹çlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememifl miydim?
(Allah'›) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?" (Kalem Suresi, 28)
Art›k sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, On-
lar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri fleyi (azab›) gördükleri
gün, sanki gündüzün yaln›zca bir saati kadar yaflam›fl(olacak)lard›r.
(Bu,) Bir tebli¤dir. Art›k fas›k olan bir kavimden baflkas› y›k›ma u¤rat›l›r
m›? (Ahkaf Suresi, 35)
Hiç flüphesiz o (Kuran), flerefli bir elçinin kesin sözüdür. (Hakka Sure-
si, 40)
Sen onlar›n söylediklerine karfl› sabret ve bizim güç sahibi kulumuz
Davud'u hat›rla; çünkü o, (her tutum ve davran›fl›nda Allah'a) yönelen
biriydi (Sad Suresi, 17)
Dediler ki: "Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz." (Hicr
Suresi, 53)
Biz seni yaln›zca bir müjde verici ve uyar›p-korkutucu olarak gönder-
dik. (Furkan Suresi, 56)
‹brahim, ne yahudi idi, ne de H›ristiyand›: ancak, O hanif (muvahhid)
bir Müslümand›, müflriklerden de de¤ildi. (Al-i ‹mran Suresi, 67)
De ki: "Allah do¤ru söyledi. Öyleyse Allah'› bir tan›yan (Hanif)ler ola-
rak ‹brahim'in dinine uyun. O, müflriklerden de¤ildi." (Al-i ‹mran Suresi,
95)
Siz, insanlar için ç›kar›lm›fl hay›rl› bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve ‹slam'a
157