Page 102 - Tevrat'ta Kuran'a Uygun Sevgi Sözleri
P. 102

100    TEVRAT'TA KURAN'A UYGUN SEVGİ SÖZLERİ


                2) Teorinin öne sürdüğü "evrim mekanizmaları"nın, gerçekte evrimleşti-
             rici bir etkiye sahip olduğunu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur.
                3) Fosil kayıtları, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo or-
             taya koymaktadır.
                Bu bölümde, bu üç temel başlığı ana hatları ile inceleyeceğiz.

                Aşı la ma yan İlk Ba sa mak: Ha ya tın Kö ke ni

                Evrim teorisi, tüm canlı türlerinin, bundan yaklaşık 3.8 milyar yıl önce
             dünyada hayali şekilde tesadüfen ortaya çıkan tek bir canlı hücreden geldik-
             lerini iddia etmektedir. Çamur birikintisi içinden koful, mitokondri, lizozom,
             golgi cisimciği gibi çok sayıda kompleks organelden oluşan hücrenin nasıl
             meydana geldiği, tek bir hücrenin nasıl olup da milyonlarca kompleks canlı
             türünü oluşturduğu ve eğer gerçekten bu tür bir evrim gerçekleşmişse neden
             bunun izlerinin fosil kayıtlarında bulunamadığı, teorinin açıklayamadığı so-
             rulardandır. Ancak öncelikle, iddia edilen evrim sürecinin ilk basamağı üze-
             rinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nasıl ortaya çıkmıştır?
                Evrim teorisi, Yaratılış'ı cahilce reddettiği için, o "ilk hücre"nin, hiçbir plan
             ve düzenleme olmadan, doğa kanunları içinde kör tesadüflerin ürünü olarak
             meydana geldiğini iddia eder. Yani teoriye göre, cansız madde tesadüfler so-
             nucunda ortaya canlı bir hücre çıkarmış olmalıdır. Ancak bu, bilinen en temel
             biyoloji kanunlarına aykırı bir iddiadır.

                "Ha yat Ha yat tan Ge lir"

                Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemişti. Çünkü
             onun dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok basit bir yapıya sahip
             olduklarını varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri inanılan "spontane jenerasyon"
             adlı teoriye göre, cansız maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık
             oluşturabileceklerine inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek artıkla-
             rından, farelerin de buğdaydan oluştuğu yaygın bir düşünceydi. Bunu ispat-
             lamak için de ilginç deneyler yapılmıştı. Kirli bir paçavranın üzerine biraz
             buğday konmuş ve biraz beklendiğinde bu karışımdan farelerin oluşacağı sa-
             nılmıştı.
                Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türeyebildiğine bir
             delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı ki, etlerin üzerindeki kurtlar
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107