Page 268 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 268
SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI
Bu çapta büyük bir organizasyonun hiçbir aşamasının devletin bilgisi, kontrolü, izni olmadan
yürütülemeyeceği açıktır. Nitekim yukarıda sunmuş olduğumuz belgeler de durumun tam olarak
bu şekilde olduğunu, kampanyanın her aşamasının en üst düzeyde devlet bilgisinde yürüdüğünü
ispatlamaktadır.
Kampanyanın ilerleyen aşamalarında lösemi hastalarından büyük kazançlar elde eden, bu ne-
denle kampanyadan maddi çıkarları zedelenen Ankara merkezli onkoloji çevrelerince bazı asıl-
sız dedikodular çıkarılmıştır. Amaçları kampanyayı sabote edip eski rant sistemlerinin çarkları-
nı döndürmektir. Bu sebeple, kampanya, kampanyanın düzenleyicileri ve para toplamaya yetkili
olan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı çeşitli denetimler ve soruşturmalardan geçmiş ancak
bunlardan hep aklanarak çıkılmıştır. Yürütülen 3 ayrı soruşturmanın hepsi takipsizlik kararlarıyla
sonuçlanmıştır. Bu kararlar kesinleşmiştir.
Kampanyanın yarıda bırakılmasından sonra dönemin Fazilet Partisi’ne mensup 20 milletvekili,
bir Meclis Araştıması Önergesi ile gelmiştir. 22.07.1999 tarihli bu önerge metninden kısa alıntılar
sunmak istiyoruz:
Ulusal kemikiliği bankası kampanyası, devlet tarafınden desteklenmiş olup, sivil insanlar
tarafından da çok büyük bir ilgiyle karşılanmış bir kampanyadır. Bu kampanya ile ilk aşamada
lösemi hastası Dr. Oktar Babuna’ya uygun bir kemik iliği vericisinin bulunması, daha sonraki aşa-
mada ise, Türkiye’de ulusal kemik iliği bankasının kurulması hedeflenmekteydi. Cumhurbaşkanı,
Genelkurmay Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Üniversitesi gibi, dev-
leti temsil eden kişi ve kurumlar tarafından desteklenerek, 160000 doku tahliline ulaşan ve
kemik iliği bankasının fiilen kurulmasını temin ederek, sayıları 8000’e varan lösemili Türk vatan-
daşlarının ilik bulma ve yaşama şansını yüzde 70’lere çıkaran böyle bir kampanyanın, Sağlık Ba-
kanlığı tarafından durdurulması, halkımız arasında hayret ve şaşkınlık ile karşılanmıştır.
Ülkemizde, lösemi hastalarına yardım etmek için yıllardır faaliyet gösteren Lösemili
Çocuklar Vakfı’nın yakalayamadığı başarıyı, birkaç ay içinde yakalayarak, onu çok
gerilerde bırakan böyle bir kampanyanın Türkiye›ye sağlayacağı imkânlar, kampanyanın
durdurulmasıyla heba edilmiş ve sayıları 8000›e varan lösemili Türk vatandaşlarının
hayal kırıklığına sebep olmuştur, belki de onları ölüme mahkûm etmiştir.
Ülkemiz insanları için hayırlı ve onurlu bir hizmeti hedef alan bu kampanyaya engel ol-
mak için eldeki delillerin daha tatminkâr ve açık olması gerekmez miydi?
Bugün, kampanyanın üzerinden 20 yıl geçtikten sonra delilsiz, belgesiz dedikoduları tekrar
gündeme getirmenin iyi niyetli olmadığını düşünüyoruz.
268