Page 39 - Sinsi Bir Tehlike Gaflet
P. 39
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR)
ru mu nu tah lil ede bi lir, ek sik le ri ni ve ha ta la rı nı dü zel te rek,
ih mal et ti ği ko nu la rı te la fi ede bi lir. Çün kü in sa nın sü rek li gaf let
için de kal ma sı nın ve gaf le ti n de rin li ği nin gün geç tik çe art ma sı nın
en bü yük se be bi ki şi nin ken di ni ek sik siz ve ku sur suz gör me si, ha -
lin den mem nun ol ma sı dır.
Bu ki ta bın ama cı, gaf le tin Ku ran'a gö re ta nı mı nı yap mak ve in -
san la rı bu sin si teh li ke ye kar şı uyar mak tır. Ay nı za man da, ki mi in -
san la rın bi linç siz ce ve ca hil ce içi ne düş tük le ri gaf let ha li ni fark et -
me le ri ni sağ la ya rak, bu du rum dan kur tul ma la rı na yar dım cı ol mak
ve mü min le ri şey ta nın bu sin si tu za ğı na kar şı her an uya nık ve dik -
kat li ol ma ya da vet et mek tir.
“SAMİMİ DÜŞÜNMEK ALLAH’A SEVGİ VE
KORKUNUN DAHA FAZLA ARTMASINI SAĞLAR”
ADNAN OKTAR: Samimi olarak düşünüldüğünde, mese-
la bir hücrenin yapısı veyahut bir sivrisineğin hayatı, yaşantısı,
akılcı düşünüldüğünde nefes kesecek gibidir, çok heyecan
verecek bir yapı ortaya çıkar. Hücreyi incelediğimizde yine
öyle nefesimiz kesilir. Adeta bir şehir gibidir insan hücresi.
İstanbul şehrini andırır. Öyle bir yapılanması vardır. Biz bun-
dan hayretlere düşeriz. Hayrete düşünce Allah’a sevgimiz
daha artar. Allah’tan korkumuz daha artar. Allah’tan
korkumuz artınca da Allah’ın gösterdiği yola, yani
İslam’a titizliğimiz daha da artar. Ve mükemmel ahlak-
lı oluruz. (Adnan Oktar’ın Ekin TV röportajından, 19
Ocak 2009)
37