Page 88 - Kuran Ahlakında Fedakarlığın Önemi
P. 88

Kuran Ahlakında Fedakarlığın Önemi

                örerek, sınır bölgelerine mayın döşeyerek, zulümden kaçan zavallı in-
                sanları yeni bir zulümle karşı karşıya bırakarak, güvenli sığınma hak-
                larını hukuk dışı yollarla ellerinden alarak bu mesele çözülmez.
                Çözüm ancak sevgiyle, insani bir yaklaşımla, sabırla, fedakarlıkla
                mümkündür. AB ülkeleri mültecilerin yaşama hakkına saygı göster-
                erek, sevgi ve saygıyla onlara yaklaşmalıdır. Sevgi, saygı, şefkat ve
                merhamet oluştuktan sonra, mültecileri göçe zorlayan sebeplerin or-
                tadan kaldırılması için gerekli siyasi ve diplomatik askeri adımlar hı-
                zla atılacaktır.
                    Binlerce mazlum insan açık denizlerde boğularak can verirken
                sınır nöbetini kimin tutacağını ya da göçün nasıl engelleneceğini tartış-
                mak, insanlığa sığmayan önlemler alarak sınırları geçilemez hale ge-
                tirmek, hiç şüphesiz Avrupa'ya tahmin etmediği kadar zarar verir,
                ruhunu karartır, maneviyatını alıp götürür. İnsanları ölüme terk eden-
                ler hiç farkında olmadan kendi yaşam sevinçlerini yitirirler. Katılık, in-
                saniyetsizlik içten içe onları çökertir, yok eder. Avrupa elini vicdanına
                koymalı, sınırlarını açarak ve güvenli geçiş sağlayarak yürekleri
                parçalayan mülteci sorununa bir an önce son vermelidir. İnsanların
                özgür yaşama hakları elinden alındığında, bir başka ifadeyle hür
                iradelerine ve haysiyetlerine zarar verildiğinde, buna aracı olan de-
                vletlerin de haysiyeti zarar görmüş olur. Dolayısıyla sığınma ve mül-
                teci hakkının bir insanlık hakkı olduğunu çok iyi bilen AB ülkeleri, bu
                hakkı kazanmış mültecilerin istedikleri ülkeye yerleşmelerini en-
                gelleyen yasal düzenlemeleri derhal kaldırmalı, böylelikle mülteciler
                bulundukları ülkelerde 1951 Cenevre Sözleşmesi uyarınca kendilerine
                tanınan tüm haklardan faydalanabilmelidirler. Öte yandan şu da bir
                gerçektir ki yarım milyar nüfuslu AB birkaç milyon mülteciyi iyi bir
                planlama ile pekala tüm kıtaya dağıtabilir. Rahatlıkla onlara eğitim,
                meslek edinme ve küçük işletmeler açma gibi imkanlar sunabilir, yaşa-
                ma dahil olmalarını sağlayabilir.




                                               86
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93