Page 231 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 231
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu
şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya haya-
tının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.
(Al-i İmran Suresi, 14)
Kadınlar gibi, evlat, altın, gümüş, ihtişamlı hayvanlar, ekinler
yani zenginlik de dünyanın nimetlerindendir ve insanlara süslü
kılınmıştır. Ancak iman sahibi bir insan tüm bu nimetlerin asıl sahi-
binin Allah olduğunun, dünyadaki her nimetin geçici olduğunun ve
tüm nimetlerin en güzel halinin ve daha fazlasının cennette olacağı-
nın bilincindedir. O yüzden de bu nimetlerin hiçbiri onu Allah'tan ve
Allah yolunda gayret etmekten alıkoymaz. Eğer bir insan bu nimet-
lerin herhangi birinden dolayı gaflete kapılıyor, Allah'ın rızasının en
çoğunu aramaktan geri duruyorsa bu o kişinin iman zayıflığından
kaynaklanan bir durumdur. Bunun sorumlusu nimetler değil, kişinin
kendisidir. Dolayısıyla -bu tutumunu düzeltmediği takdirde- karşılı-
ğını alacak olan da kendisi olacaktır. Bu konuda başkasını suçlamak
ahirette kişiye hiçbir fayda sağlamaz.
Dolayısıyla bu mevzu hadislere dayanarak hatalarından, günah-
larından, yaptıkları kötü işlerden kadınları sorumlu tutan bir erkek
sadece kendisini aldatır. Kuran'a göre her ne şart, ne durum olursa
olsun iman etmenin gereği Allah'a kulluk vazifesini hakkıyla yerine
getirmektir. Hiçbir insan ahirette Allah'a "Ben kadınlar yüzünden
hakkıyla ibadet edemedim" mazeretini sunamayacaktır. Ayette bu
gerçek belirtilmiştir: "...insan, kendi nefsine karşı bir basirettir,
kendi mazeretlerini ortaya atsa bile." (Kıyamet Suresi, 14-15) Yani
insan ne kadar mazeret uydurursa uydursun doğru olanın ne oldu-
ğunu gayet iyi bilir. Söz konusu mevzu hadisleri esas alıp kendi gev-
şeklikleri yüzünden kadınları suçlayan bir kısım insanlar, ikiyüzlü
olduklarının, bahaneler uydurduklarının elbette farkındadırlar.
Dünyada bunu görmezden gelmeleri hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
Allah'ın huzurunda durduklarında, "...her bir nefse -haksızlığa
uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak ödendiğinde nasıl ola-
cak?..." (Al-i İmran Suresi, 25)
229