Page 71 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 71
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
Söz konusu ayette gerçekleşen şartları anlayabilmek
için Tevbe Suresi'ni 1. ayetten başlayarak okumak gerekir. Bu
şekilde okunduğunda, karşı saldırıyı hak eden müşriklerin "bütün
müşrikler" değil, Müslümanlara o vahşi saldırıları yapan ve ardın-
dan haram aylarda savaşmamak için kendileriyle anlaşma yapılan
müşrikler olduğunu anlarız. Buradaki müşrikler, "Müslümanlarla
adil bir anlaşma yapmış olmalarına ve Müslümanların haram
aylar boyunca bir savaş durumuna girmeyeceklerini çok iyi bil-
melerine rağmen" Müslümanları gafil avlamaya ve sinsice yaklaş-
maya çalışmış, haram aylarda vahşi saldırılarına devam etmiş ve
Müslümanların canına kastetmiş olan müşriklerdir.
İşte bu şartlar söz konusuyken Müslümanlara bu ayet ile vah-
şice saldıranlara karşı kendilerini savunma hakkı verilmiştir. Ayet-
te görüldüğü gibi, müşriklerin saldırıları haram aylarda gerçekleş-
mesine rağmen Müslümanlar Allah'ın hükmü gereği haram aylar
sırasında karşı koymamakta, bu dönem boyunca sabretmekte ve
haram aylar bittikten sonra savunmaya başlamaktadırlar. Ayette
yine, savunmada izlenmesi gereken yöntemin tarif edildiğini görü-
rüz: Tutuklama, kuşatma ve bütün geçit yerlerinin tutulması. Ulus-
lararası hukuka dayalı savaşlarda mutlaka öncelikli şart kuşatma
ve tutuklamadır. Kuşatma için geçit yerleri tutulur ve böylelikle
karşı tarafın ilerlemesi engellenmiş olur. Dolayısıyla bu ayette, şu
anda uluslararası hukukta izlenen ve haklı görülen yöntem tarif
edilmiştir. Aradaki tek fark, burada saldırıyı Müslümanların yap-
maması, onların sadece ve sadece kendilerine saldıranları durdur-
maya çalışmalarıdır.
Yine aynı ayete göre, saldırısından vazgeçen ve tevbe edenlere
karşı herhangi bir savaş durumu söz konusu olmamaktadır. Onlar
özgür bırakılmaktadırlar.
69