Page 193 - İmanın Güzellikleri
P. 193
Harun Yahya (Adnan Oktar)
günahlar az ya da çok olabilir. Ancak hiç kimse kendini hata yapmak-
tan müstağni göremez. Kendini kusursuz ve mükemmel görmek başlı
başına bir hata olur. Kuran'da bu tarz bir kusursuzluk iddiasının
Firavunlara özgü sapkın bir anlayış olduğu bildirilmiştir.
Mümin, imanı ve buna bağlı olarak da aklı arttıkça kendini günah-
sız görmeye değil, tam tersine kendi hata ve günahlarını daha iyi fark
etmeye başlar. İçinde bulunduğu durumu daha net kavradığı, Allah
korkusu çok daha arttığı için, bir yandan hatalarını düzeltmeye, tekrar-
lamamaya çalışırken bir yandan da isteyerek ya da istemeyerek işlediği
günahları için sürekli olarak bağışlanma diler. İşte şuurlu bir müminin
göstermesi gereken davranış budur. Dahası, bağışlanma dilemek zaten
tüm müminlere farz kılınmıştır:
Ve Rabbiniz'den bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. O da
sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile
metalandırsın ve her ihsan sahibine Kendi ihsanını versin. Eğer
yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün aza-
bından korkarım. (Hud Suresi, 3)
Bağışlanma dilemenin nimet verilmesine vesile olacağı da bu ayet-
ten anlaşılmaktadır.
Kuran'ın pek çok ayetinde, peygamberlerin çeşitli vesilelerle
Allah'tan bağışlanma dilediklerinden bahsedilir. O anda herhangi bir
günah işlememiş olsa bile, Allah'ın azabını hatırladıklarında ya da
Allah'ın bir imtihanıyla karşılaştıklarında peygamberlerin hemen
Allah'tan bağışlanma dilediklerini görürüz. Bir ayette de
Peygamberimiz (sav)'e insanların akın akın dine girdiklerini gördüğün-
de, Allah'ı hamd ile tesbih edip bağışlanma dilemesi bildirilir. Bir başka
ayette ise cennete giren müminlerin övülen özellikleri arasında düzenli
olarak bağışlanma dilemelerinden bahsedilmektedir:
Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi. (Zariyat Suresi, 18)
Görüldüğü gibi bağışlanma dilemek için mutlaka o anda bir günah
işlemiş olmak gerekmez. Bağışlanma dilemek, bir anlamda, müminin
kulluğunu, Allah karşısındaki aczini, O'nun yardımı olmaksızın günah-
tan sakınmasının bile mümkün olmadığını dile getirmesidir.
191