Page 159 - Kuran Bilgisi
P. 159
z› dosdo¤ru k›larlar, kendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden gizli ve aç›k
infak ederler ve kötülü¤ü iyilikle savarlar. ‹flte onlar, bu yurdun (dünyan›n
güzel) sonucu (ahiret mutlulu¤u) onlar içindir. (Ra’d Suresi, 22)
ZEKATI GERE⁄‹ G‹B‹ VER‹RLER
Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, flüphesiz ki biz Sana yönel-
dik. Dedi ki: “Azab›m› diledi¤ime isabet ettiririm, rahmetim ise her fleyi
kuflatm›flt›r; onu korkup-sak›nanlara, zekat› verenlere ve bizim ayetle-
rimize iman edenlere yazaca¤›m.” (A’raf Suresi, 156)
Namaz› dosdo¤ru k›l›n, zekat› verin; önceden kendiniz için hay›r olarak
neyi takdim ederseniz, onu Allah Kat›nda bulacaks›n›z. fiüphesiz
Allah, yapt›klar›n›z› görendir. (Bakara Suresi, 110)
Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak
namaz k›lan ve zekat› veren mü’minlerdir. (Maide Suresi, 55)
Onlar, zekata iliflkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir;
(Mü’minun Suresi, 4)
GEREK‹RSE TOPLU
OLARAK YER DE⁄‹fiT‹R‹RLER
Sonra gerçekten Rabbin, iflkenceye u¤rat›ld›ktan sonra hicret edenle-
rin, ard›ndan cehd edip (çaba harcay›p) sabredenlerin (destekçisidir).
fiüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten ba¤›fllayand›r,
esirgeyendir. (Nahl Suresi, 110)
Gerçek flu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallar›yla ve
canlar›yla cehd edenler ile (hicret edenleri) bar›nd›ranlar ve yard›m eden-
ler, iflte birbirlerinin velisi olanlar bunlard›r. ‹man edip hicret etmeyenler,
onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir fleyle velayetiniz yoktur.
Ama din konusunda sizden yard›m isterlerse, yard›m üzerinizde bir yü-
kümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar aras›nda anlaflma bulunan bir toplulu-
¤un aleyhinde de¤il. Allah, yapt›klar›n›z› görendir. (Enfal Suresi, 72)
Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak
Allah, onlar› güzel bir r›z›kla r›z›kland›racakt›r. fiüphesiz Allah, r›z›k ve-
renlerin en hay›rl›s›d›r. Onlar›, kendisinden gerçekten hoflnut kalacak-
lar› bir yere sokacakt›r. fiüphesiz Allah, bilendir, halimdir. (Hac Suresi,
58-59)
- 132 -