Page 308 - Kuran Bilgisi
P. 308
KIYAMET
KIYAMET GÜNÜNÜN NE ZAMAN
OLACA⁄INI YALNIZCA ALLAH B‹L‹R
K›yamet-saatinin ilmi O’na döndürülür. O’nun ilmi olmaks›z›n, hiç bir
meyve tomurcu¤undan ç›kmaz, hiç bir difli gebe kalmaz ve do¤urmaz
da. Onlara: “Benim ortaklar›m nerede” diye seslenece¤i gün, dediler ki:
“Sana arzettik ki, bizden hiç bir flahid yok.” (Fussilet Suresi, 47)
fiüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmifl bir vakittir. (Nebe Suresi, 17)
Saatin (k›yametin) ne zaman demir ataca¤›n› (gerçekleflece¤ini) sorar-
lar. De ki: “Onun ilmi yaln›zca Rabbimin kat›ndad›r. Onun süresini
O’ndan baflkas› aç›klayamaz. O, göklerde ve yerde a¤›rlaflt›. O, size
apans›z bir geliflten baflkas› de¤ildir.” Sanki sen, ondan tümüyle haber-
darm›fls›n gibi sana sorarlar. De ki: “Onun ilmi yaln›zca Allah’›n kat›n-
dad›r. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler.” (A’raf Suresi, 187)
Göklerin ve yerin gayb› Allah’a aittir. (K›yamet) Saatin(in) emri de yal-
n›zca (süratli) göz aç›p kapama gibidir veya daha yak›nd›r. fiüphesiz,
Allah her fleye güç yetirendir. (Nahl Suresi, 77)
K›yamet saatinin bilgisi, flüphesiz Allah’›n Kat›ndad›r. Ya¤muru ya¤d›-
r›r; rahimlerde olan› bilir. Hiç kimse, yar›n ne kazanaca¤›n› bilmez. Hiç
kimse de, hangi yerde ölece¤ini bilmez. Hiç flüphesiz Allah bilendir, ha-
berdârd›r. (Lokman Suresi, 34)
‹nsanlar, sana k›yamet-saatini sorarlar; de ki: “Onun bilgisi yaln›zca
Allah’›n Kat›ndad›r.” Ne bilirsin; belki k›yamet-saati pek yak›n da olabi-
lir. (Ahzab Suresi, 63)
Onlar: “E¤er do¤ru sözlü iseniz, bu va’d(etti¤iniz azab) ne zamanm›fl?”
derler. De ki: “Sizin için belirlenmifl bir gün vard›r ki, ondan ne bir an er-
telenebilirsiniz, ne de (bir an) öne al›nabilirsiniz. (Sebe Suresi, 29-30)
Göklerin, yerin ve ikisi aras›nda bulunanlar›n mülkü kendisinin olan
(Allah) ne yücedir. K›yamet-saatinin ilmi O’nun Kat›ndad›r ve O’na dön-
dürüleceksiniz. (Zuhruf Suresi, 85)
“O ne zaman demir atacak?” diye, sana k›yamet-saatini soruyorlar.
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki… En sonunda o (ve
onunla ilgili bilgi), Rabbine aittir. (Nazi’at Suresi, 42-44)
- 281 -