Page 206 - Darwin'in Açmazı Ruh
P. 206

Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar

               Dar wi nist ler ise bu du ru ma bir çö züm bu la bil mek için 1930'la rın son la rın -
          da, "Mo dern Sen te tik Te ori"yi ya da da ha yay gın is miy le neo-Dar wi nizm'i or -
          ta ya at tı lar. Neo-Dar wi nizm, do ğal se lek si yo nun ya nı na "fay da lı de ği şik lik se -
          be bi" ola rak mu tas yon la rı, ya ni can lı la rın gen le rin de rad yas yon gi bi dış et ki ler
          ya da kop ya la ma ha ta la rı so nu cun da olu şan bo zul ma la rı ek le di. Bugün de hala
          bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin savun-
          duğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı

          türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organ-
          larının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda
          oluştuğunu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel ger-
          çek vardır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlı-
          lara zarar verirler.
               Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu
          molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar verir.
          Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:

               Mu tas yon lar kü çük, ras ge le ve za rar lı dır lar. Çok en der ola rak mey da na
               ge lir ler ve en iyi ih ti mal le et ki siz dir ler. Bu üç özel lik, mu tas yon la rın ev -
               rim sel bir ge liş me mey da na ge ti re me ye ce ği ni gös te rir. Za ten yük sek de re -
               ce de özel leş miş bir or ga niz ma da mey da na ge le bi le cek rast lan tı sal bir de -

      204 Darwin'in Açmazı: Ruh
   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211