Page 40 - Darwin'in Açmazı Ruh
P. 40

Darwinistler ve Materyalistlerin En Korktukları

                                  Konu Maddenin Hakikatidir
                       ADNAN OKTAR:... Hayal vehim, materyalizme karşı anlatılacak en
                  önemli delillerdendir. Lenin bu konuyu duyduğunda adamın şafağı atıyor;
                 "sakın" diyor, "yaratılışçılarla bu konuya girmeyin, bu konuya girerseniz batarsı-
               nız, yapacağınız hiçbir şey kalmaz" diyor, "sakın onlarla bu konuya girmeyin tartış-
              mayın" diyor. Lenin'in en çekindiği konudur, Marksistlerin en çekindiği konudur
             maddenin hakikati, maddenin beyinde algılanma şekli. Çünkü küçük, mercimek
            kadar bir yerde sonsuz alemi görüyoruz, sonsuz alemi yaşıyoruz. Marksizm'in,
            Leninizm'in hiç açıklayamayacağı bir şey; ruh. Onu kim seyrediyor? Görüntüyü kim sey-
           rediyor tam renkli olarak, sesi kim duyuyor? Dokunma hissini duyan kim? Tat alma his-
           sini duyan kim? Leninizm'in, Marksizm'in işte en ızdırap duyduğu, çökmelerine neden
           olan en mühim konulardan birisi de budur. Big Bang teorisi bir, bu iki, Darwinizmin
           çöküşü üç.
               Big Bang ile zamanın bir başlangıcı olduğu, maddenin başlangıcı olduğu ortaya
           çıktı, o çok ağır geldi onlara, oradan bir darbe yediler. İkinci olarak; maddenin hakikati ve
           ruh, ruhu açıklayamıyorlar çünkü. Çünkü gören biri var, rengi biliyor adam, ışığı algılı-
           yor. Işık beynin içinde oluşuyor, renk de beynin içinde oluşuyor, dışarıda renk ve ışık yok.
           Bu, bilimsel olarak hiç açıklanamayacak bir şey, çünkü metafizik üstü metafizik, hiç
           açıklanacak gibi değil. Laboratuvara girecek bir konu da değil, incelenebilecek konu da
           değil. Çünkü insan beynin içine giremiyor. Mesela sesin duyulması; en kaliteli müzik ale-
           tinden daha net duyuyoruz sesi. En kaliteli televizyondan, en kaliteli sinemadan daha
           güzel bir görüntü var beynimizin içinde, çok çok kaliteli. İki gram etten oluşuyor bütün
           bu makine. Mesela en kaliteli televizyonu alıyorsunuz yine bulanık, iki boyutlu, üç boyut-
           lu daha hala yapamadılar. Yapsa bile binlerce alet edevattan oluşuyor, binlerce mühendis
           yapıyor, buna rağmen yine yapamıyorlar. Yaptığında da görüntüsünü sadece oluşturu-
           yor. Görüntüyü görecek kim? O ayrı bir konu. Görüntüyü görecek varlığı yapmak zaten
           imkansız, yani ruhu yapmak imkansız. Bir de görüntüyü gören var.
               Allah hem görüntüyü göreni yapmış, hem de dünyanın en kaliteli televizyonun-
           dan, sinemasından daha kaliteli halde üç boyutlu olarak yapmış. O kadar kaliteli üç
           boyutlu ki; gerçek mi, hayal mi insanlar fark edemiyorlar. Hangi insan şimdi bizim tel-
           evizyondaki görüntümüzün hayal olduğunu söyleyebilir? Televizyon ne kadar uzakta
           diyorsun? 2 metre. Halbuki beynin içinde televizyon, beyninin içinde bizi seyrediyor
           haberi yok bir çok kişinin. Bu mühim hakikati bir kısım insanlar kısmen anlıyor, bir kısmı
           detaylı anlıyor, bir kısmı anlamazlıktan geliyor. İyi anlayanı çok etkiler bu, çok muhteşem
           bir şeydir, çok büyük bir olaydır, çok derin bir olaydır. Bu sırrı işte 2012'lerden sonra
           insanlar anlamaya başlayacaklar. Maddenin hakikati bilinecek, maddenin gerçeğini göre-
           cekler inşaAllah.
                                                       ( 29 Eylül 2011 tarihli röportajdan /
                                                    www.a9.com.tr / www.harunyahya.tv)
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45