Page 120 - İmtihanın Sırrı
P. 120
İmtihanın Sırrı
de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Dar-
winistlerin savunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzün-
de bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz,
akciğer, kanat gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara",
yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu
iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel ger-
çek vardır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman
için canlılara zarar verirler. Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de mey-
dana gelen dehşet verici görüntüler tam olarak mutasyonların mey-
dana getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki organizmalar mutas-
yonların etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görmüştür.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahip-
tir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar
verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak meydana
gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların
evrimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini gösterir. Zaten yüksek
derecede özelleşmiş bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir
değişim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gele-
cek rasgele bir değişim kol saatini geliştirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle
zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri
geliştirmez, ona yıkım getirir. (B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylva-
nia: The Banner of Truth Trust, 1988, p. 7.)
Darwinistlerin iddiasına göre, mutasyon, vücudun her yerinde
orantılı ve birbirine uyumlu değişiklikler yapmak zorundadır. Örne-
ğin evrimcilerin iddiasına göre rastgele mutasyonlarla sağ tarafta
iddia ettikleri şekilde bir kulak oluştuysa, sol tarafta da rastgele
mutasyonların aynı simetride aynı şekilde duyan, aynı özelliklere
sahip ikinci bir kulağı oluşturması gerekir. Örs, çekiç, üzengi her
118