Page 66 - Kuran'da Hicret
P. 66
KURAN'DA H‹CRET
edeceğim" sözüyle ifade edilen bu durum, iman edenlerin
hicret ruhunun da özünü oluşturmaktadır.
Şimdi bunun anlamını kavramaya çalışalım.
Hicret eden kişi, bir önceki bölümde değindiğimiz gibi, dün-
yayı terk ederken, kendisine güvenlik hissi verebilecek, hayatı-
nın "garanti" altında olduğunu düşündürebilecek her türlü se-
bebi geride bırakmış olur. O zamana kadar belki pek çok ko-
nuda hayatı boyunca endişe etmesine gerek olmamıştır, ama
bu durumda ne yiyeceği, ne giyeceği, nerede barınacağı gibi
konuların hepsi belirsizdir. Dahası, hicret eden müminler, da-
ha önce de belirttiğimiz gibi, çoğu zaman inkarcılar tarafından
takip edilme, yakalanma ve zulüm görme tehlikesi ile karşı kar-
şıya kalmışlardır. İnkar edenler tarafından ele geçirildikleri tak-
dirde, Kehf (mağara) ehlinin "... onlar üzerinize çıkıp ge-
lirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler;
bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."
(Kehf Suresi, 20) sözleriyle birbirlerini uyardıkları gibi tehlike-
lerle karşılaşabileceklerdir.
İşte tüm bu şartlar, hicret eden insana, içerisinde bulunduğu
durumdan kendisini kurtarabilecek ve onu barındırıp rızıklan-
dıracak, sonra da inkarcılara karşı destekleyecek olan yegane
gücün Allah olduğunu göstermektedir. Hicretin zorluklarla
dolu ortamı, insanın görüşünü keskinleştirir, aklını açar ve bu
gerçeği çok somut bir biçimde görmesini sağlar. Hz. Muham-
med (sav)'in yakalanma tehlikesi altında iken mağarada arkada-
şına söylediği "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle be-
raberdir" (Tevbe Suresi, 40) sözünde bu keskinlik ve karar-
64