Page 190 - Tesadüf Değil
P. 190
188 KA‹NATTAK‹ KUSURSUZ TASARIM TESADÜF DE⁄‹L
Bu ise elbette bu sınıfların birbirlerinin ataları oldukları iddiasının
geçersizli¤ini açıkça ortaya koymaktadır. Harvard Üniversitesi paleonto-
loglarından Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasına karflın,
Darwinist teorinin içine girdi¤i bu çıkmazı flöyle açıklar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farklı hominid (insanımsı) çizgi-
si varsa, o halde bizim soy a¤acımıza ne oldu? Açıktır ki, bunların biri di¤erin-
den gelmifl olamaz. Dahası, biri di¤eriyle karflılafltırıldı¤ında evrimsel bir gelifl-
me trendi göstermemektedirler. 17
Kısacası, medyada ya da ders kitaplarında yer alan hayali birtakım
"yarı maymun, yarı insan" canlıların çizimleriyle, yani sırf propaganda
yoluyla ayakta tutulmaya çalıflılan insanın evrimi senaryosu, hiçbir bilim-
sel temeli olmayan bir masaldan ibarettir.
Bu konuyu uzun yıllar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri
üzerinde 15 yıl arafltırma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve saygın bilim
adamlarından Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasına ra¤men, orta-
da maymunsu canlılardan insana uzanan gerçek bir soy a¤acı olmadı¤ı
sonucuna varmıfltır.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalası" yapmıfltır. Bilimsel olarak
kabul etti¤i bilgi dallarından, bilim dıflı olarak kabul etti¤i bilgi dallarına
kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'ın bu tablosuna göre en
"bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dalları kimya ve fiziktir.
Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler ge-
lir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim dıflı" sayılan kısımda ise, Zucker-
man'a göre, telepati, altıncı his gibi "duyum ötesi algılama" kavramları ve
bir de "insanın evrimi" vardır! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle
açıklar:
Objektif gerçekli¤in alanından çıkıp da, biyolojik bilim olarak varsayılan bu
alanlara -yani duyum ötesi algılamaya ve insanın fosil tarihinin yorumlanma-
sına- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir kimse için herfleyin mümkün ol-
du¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili ba-
zı yargıları aynı anda kabul etmeleri bile mümkündür. 18