Page 74 - Darwinizm Kuran ile Bağdaşmaz
P. 74
72 DARWINİZM KURAN İLE BAĞDAŞMAZ
Darwin’in zencilere bakışı da, Firavun
döneminin çarpık mantığını sergilemektedir
"Belki de yüzyıllar kadar sürmeyecek yakın bir gelecekte, medeni
insan ırkları, vahşi ırkları tamamen yeryüzünden silecekler ve on-
ların yerine geçecekler. Öte yandan insansı maymunlar da… kuş-
kusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yakın akrabaları
arasındaki boşluk daha da genişleyecek. Bu sayede ortada şu anki
Avrupalı ırklardan bile daha medeni olan ırklar ve ŞU ANKİ
ZENCİLERDEN, AVUSTRALYA YERLİLERİNDEN VE GORİL-
LERDEN bile daha geride olan babun türü maymunlar kalacak-
tır." (Ek dipnot: Charles Darwin, The Descent of Man, 2. baskı, New
York, A L. Burt Co., 1874, s. 178)
İnsanlarımızın bir kısmının “alim” diyerek saygı duydukları,
fikirlerine değer verdikleri kişiler, işte bu zihniyetteki kişilerdir. Hal
böyleyken bütün bunları görmezden gelmek ve “alimdir, saygı du-
yulur” mantığıyla hareket etmek son derece tehlikelidir. Her “alim”
sıfatına sahip kişiye saygı duyulacak diye bir kaide yoktur. Şeytanın
etkisindeki pek çok kişi, ortaya attıkları fikirlerle tarihe adlarını yaz-
dırmış, ama insanlığa hep zulüm getirmişlerdir. Marks, Lenin, Stalin,
bunların hepsi sözde alimdir. Terörist liderlerin de bir kısmı alim
derecesinde bilgiye sahiptirler. Mason profesörler de alimdir. Eğer
alimlere saygı duyulacak diye bir kural varsa, bu durumda bu kişilere
de saygı duyulması gerekir. Ancak elbette ki bir insana saygı duyul-
ması için onun “alim” sıfatına sahip olması yeterli değildir. Bir insan,
ancak insan gibi davranıyorsa, Müslümanca yaşıyor ve Müslümanca
konuşuyorsa alimdir. İnsanlara karşı nefret doluysa, insanların bir
kısmını maymun olarak görecek kadar aşağılıksa, faşist ve ırkçı bir
görüşe sahipse, böyle bir insana alim denilemeyeceği aşikardır.
İnsanlarımız, yaratılışı ispat eden 700 milyon fosilin varlığından
haberdardırlar. Tek bir tane bile ara fosil olmadığını bilmektedirler.
Değil tek bir insanın, insanın hücresindeki tek bir proteinin bile te-
sadüfen meydana gelemeyeceğini anlamışlardır. Canlıların, Rabbi-