Page 85 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 85
88 MESNEVÎ-Î NURİYE
İ'lem Eyyühel-Aziz! Cenab-ı Hak, insanı pek acib bir terkibde
halketmiştir. Kesret içinde Vahdeti, terkib içinde besateti, Cemaat
içinde ferdiyeti vardır. İhtiva ettiği âza, havass ve letaifin her birisi için
müstakil lezzetler, elemler olduğu gibi; aralarında görülen Sür'at-i
Teavün ve imdaddan anlaşıldığı üzere, her birisi arkadaşlarının lezzet,
elem ve teessüratından da hisse alıyorlar. Bu Hilkat sayesinde, insan
eğer Ubudiyet yoluna giderse; bütün Lezzet, Nimet, Kemalât
nevilerinin bir kısımlarına mazhar olmaya şâyandır. Ve keza eğer
enaniyet yolunu takib ederse, çeşit çeşit elem ve azablara da mahal
olmaya müstehaktır.
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kelime-i Tevhid'in tekrar ile Zikrine
devam etmek, Kalbi pek çok şeylerle bağlayan bağları, ipleri
kırmak içindir. Ve nefsin tapacak derecede sanem ittihaz ettiği
mahbublardan yüzünü çevirtmektir. Maahaza, Zâkir olan zâtta
bulunan Hasse ve Latifelerin ayrı ayrı Tevhidleri olduğuna işaret
olduğu gibi; onların da onlara münasib şerikleriyle olan alâkalarını
kesmek içindir.
İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsanın bir akrabasına (meselâ) okuduğu
bir Fatiha-i Şerife'den hasıl olan sevabda istifade etmekte, bir ile bin
müsavidir. Nasıl ki ağızdan çıkan bir lafzın işitilmesinde, bir Cemaat
ile bir ferd bir olur. Çünki latif şeyler matbaa gibidir. Basılan bir
Kelimeden bin Kelime çıkar.
Ve keza nuranî şeylerde Vahdet ile beraber tekessür olduğuna,
yani bir nuranî şeyde bin sevab bulunduğuna bir işarettir...
İ'lem Eyyühel-Aziz! Nebiyy-i Zîşan'ın (A.S.M.) Makam-ı
Mahmud'u İlahî bir Maide ve Rabbanî bir Sofra hükmündedir. Evet
tevzi' edilen Lütuflar, Feyizler, Nimetler o Sofradan akıyor. Resul-i
Zîşan'a (A.S.M.) okunan Salavat-ı Şerife, o Sofraya edilen Davete
icabettir.
Ve keza Salavat-ı Şerifeyi getiren adam Zât-ı Peygamberîyi
(A.S.M.) bir sıfatla tavsif ettiği zaman, o sıfatın nereye taalluk ettiğini
düşünsün ki, tekrar be tekrar Salavat getirmeye müşevviki olsun.
İ'lem ey Din Âlimi! (*) Ücretim az, ilmime rağbet yok, diye
mahzun olma. Çünki mükâfat-ı dünyeviye ihtiyaca bakar, kıymet-i
zâtiyeye bakmaz. Meziyet-i zâtiye ise Mükâfat-ı Uhreviyeye nâzırdır.
------------------
(*): Ehemmiyetlidir.