Page 44 - Kuran'da Yalancının Yöntemleri
P. 44
Kuran'da Yalancının Yöntemleri
GURUR İNSANIN VİCDANININ SESİNİ
DİNLEMESİNE ENGEL OLUR
ADNAN OKTAR: Yalnız kabul etme ile inanmanın arasında çok büyük
fark vardır. Şimdi kabul ettirmenin değil de inandırmanın üzerinde dursun
kardeşimiz. Şimdi o, bilimsel delillerle anlatırsa karşıdaki adam inanır.
İnandı mı tamam, kabul etme ayrı mesele, kabul etmemesi önemli değil.
İnanması önemlidir. Bizim her anlattığımız adam inanıyor. Ama kabul et-
memesi de mevzu bahis oluyor, nadir kabul eden olur çünkü gurur vardır
insanda, kibir vardır, enaniyet vardır. Bunu aşamaz adam kolay kolay,
“ben evet kabul ettim, doğru söylüyorsun” demez, ama içinden anlar. Şimdi
uyuyan adama diyorsun ki “Güneş doğdu kalk”, “Güneş doğmamıştır, sen
beni bırak, ben yatayım, uyuyayım” diyor. Yani biliyor Güneş'in doğduğunu
o, anlamazdan geliyor yani uyuması gerekiyor çünkü, anlaşıldı mı? Onlar
da uykularına devam etmek için “Güneş doğmadı” diyorlar. Biz bu anlat-
tığımız insanlara, milyonlarca insanın hidayetine vesile olduk... Ama kabul
etmez, kabul ederse çünkü etrafındaki insanlara karşı itibarları sarsılır, dış-
lanırlar, ezilirler, alaya alınırlar ve bunlara tahammül edecek bir güçleri ol-
mayabilir. Ne yapar o zaman? Pasif müdafaaya geçer. Ne yapıyor pasif
müdafaada? Arkadaş diyor ben kalben iman ettim, ama dil olarak zahiren
de iman etmiyorum, diyor. Zahiren iman etmediğinde onların alayından,
baskısından şunundan, bunundan kurtulmuş olur. Kalben iman da esas ol-
duğu için tamamdır. Yani bir insanın doğruyu anlatıp da makul bir insanın
kabul etmemesi diye bir konu yoktur. Ama Allah ayette diyor ki bakın;
”zulüm ve büyüklenme dolayısı ile doğruyu bildikleri halde kabul et-
mediler” diyor Allah. Bak kabul, inanmadılar demiyor Allah, değil mi?
Kabul ayrıdır, inanma ayrıdır. Vicdanları kabul ettiği halde diyor Allah,
içten kabul ediyor. Bizim görevimiz, vicdanen kabul ettirmektir. Zulüm
ve büyüklenme nedeniyle kabul etmeyebilir insan. (Adnan Oktar’ın Adı-
yaman Asu TV röportajından, 18 Ocak 2010)
42