Page 159 - Sonsuzluk Başlamış Durumda
P. 159
Harun Yahya (Adnan Oktar)
çıların, bunun yanı sıra ceylanların, limon ağaçlarının, karanfillerin
çıkacağına inanmaktadırlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar
bilim adamları, profesörler, kültürlü, eğitimli insanlardır. Bu ne-
denle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili bü-
yüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacaktır. Çünkü, dünya tari-
hinde insanların bu derece aklını başından alan, akıl ve mantıkla
düşünmelerine imkan tanımayan, gözlerinin önüne sanki bir per-
de çekip çok açık olan gerçekleri görmelerine engel olan bir başka
inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikalı bazı kabilelerin totem-
lere, Sebe halkının Güneş'e tapmasından, Hz. İbrahim (as)'ın kav-
minin elleri ile yaptıkları putlara, Hz. Musa (as)'ın kavminin için-
den bazı insanların altından yaptıkları buzağıya tapmalarından
çok daha vahim ve akıl almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum,
Allah'ın Kuran'da işaret ettiği bir akılsızlıktır. Allah, bazı insanla-
rın anlayışlarının kapanacağını ve gerçekleri görmekten aciz duru-
ma düşeceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden ba-
zıları şöyledir:
Şüp he siz, in kar eden le ri uyar san da, uyar ma san da, on lar için
fark et mez; inan maz lar. Al lah, on la rın kalp le ri ni ve ku lak la rı -
nı mü hür le miş tir; göz le ri nin üze rin de per de ler var dır. Ve bü -
yük azap on la ra dır. (Ba ka ra Su re si, 6-7)
… Kalp le ri var dır bu nun la kav ra yıp-an la maz lar, göz le ri var -
dır bu nun la gör mez ler, ku lak la rı var dır bu nun la işit mez ler.
Bun lar hay van lar gi bi dir, hat ta da ha aşa ğı lık tır lar. İş te bun lar
ga fil olan lar dır. (Araf Su re si, 179)
Al lah, Hicr Suresi'nde ise, bu in san la rın mu ci ze ler gör se ler bi -
le inan ma ya cak ka dar bü yü len dik le ri ni şöy le bil dir mek te dir:
On la rın üzer le ri ne gök yü zün den bir ka pı aç sak, or dan yu ka rı
yük sel se ler de, mut la ka: "Göz le ri miz dön dü rül dü, bel ki biz
bü yü len miş bir top lu lu ğuz" di ye cek ler dir. (Hicr Su re si, 14-15)
157