Page 40 - Ölüm Kıyamet Cehennem
P. 40

38                  ÖLÜM KIYAMET CEHENNEM

            ölüm tarihi de daha o doğmamışken, dakikasına, saniyesine ka-
            dar bellidir. İnsan da kendisine verilen süreyi her saniye biraz
            daha tüketerek, o son ana doğru hızla yaklaşır. Herkesin ölü-
            münün yeri, zamanı ve şekli kaderinde belirlenmiştir.
               Buna rağmen insanların bir kısmı ölümün, Allah’ın ona sebep
            olarak yarattığı olaylar zincirinin bir sonucu olduğunu sanırlar.
            Her gün gazetelerde ölüm haberlerini okur, ardından da, “Eğer
            bir tedbir alınsaydı sonuç bu şekilde olmazdı; şöyle yapılsaydı
            ölmezdi” gibi cahilce mantıklar yürütürler. Halbuki her insan
            kendisine tanınmış süreden ne bir saniye eksik ne de bir sani-
            ye fazla yaşayamaz. Ancak, imanın verdiği bilinçten uzak olan in-
            sanlar, her olaya olduğu gibi ölüme de tesadüfler zincirinin bir
            parçası olarak bakarlar. Allah Kuran’da, tamamen inkarcılara
            özgü olan böyle çarpık bir zihniyetten müminleri sakındırır:
                Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip
                dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen)
                kardeşleri için: “Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öl-
                dürülmezlerdi” diyenler gibi olmayın. Allah, bunu
                onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı.
                Dirilten ve öldüren Allah’tır. Allah, yaptıklarınızı gö-
                rendir. (Al-i İmran Suresi, 156)
               Ölümü bir tesadüf sanmak büyük bir akılsızlıktır. Ve bu du-
            rum, üstteki ayetten de anlaşılacağı gibi, insana büyük bir ma-
            nevi azap, karşı konulamaz bir sıkıntı verir. İnkar edenler, ya-
            kınlarını ve sevdiklerini kaybettiklerinde bu büyük azabı yaşar-
            lar. Ölenin aslında bir kurtulma ihtimali olduğunu, fakat aksilik,
            tedbirsizlik gibi durumlar yüzünden zamansız öldüğünü düşü-
            nürler. Bu düşünce de onların üzüntü, pişmanlık ve acılarının
            katlanarak artmasına neden olur. Çektikleri bu sıkıntı ve acı,
            gerçekte inançsızlıklarının azabından başka bir şey değildir.
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45