Page 49 - Risale-i Nur - Şualar
P. 49

3.  ŞUÂ - MÜNÂCÂT                                                                                                                 51


           bu kadar Kerim ve misafirperver ve bu kadar Hakîm ve Şefkatperver ve bu
           kadar Kadîr ve Rububiyetperver bir Sâniin, elbette ve herhalde, çok sevdiği
           o  misafirleri  için,  ebedî  bir  Âlemde,  ebedî  İhsanatının  ebedî  Hazineleri
           vardır. Buradaki dağlara bedel, orada yıldızlar o vazifeyi görürler.

               Ey Kadir-i Külli Şey! Dağlar ve içindeki mahluklar Senin mülkünde
           ve  Senin  Kuvvet  ve  Kudretinle  ve  İlim  ve  Hikmetinle  musahhar  ve
           müdahhardırlar. Onları bu tarzda Tavzif ve Teshir eden Hâlıkını Takdis ve
           Tesbih ederler.

               Ey  Hâlık-ı  Rahman  ve  ey  Rabb-i  Rahîm!  Resul-i  Ekrem Aleyhis-
           salâtü  Vesselâm'ın  Talimiyle  ve  Kur'an-ı  Hakîminin  Dersiyle  anladım:
           Nasılki sema ve feza ve arz ve deniz ve dağ, müştemilât ve mahluklarıyla
           beraber Seni tanıyorlar ve tanıttırıyorlar; öyle de: Zemindeki bütün ağaç ve
           nebatat, yaprakları ve çiçekleri ve meyveleriyle, Seni bedahet derecesinde
           tanıttırıyorlar  ve  tanıyorlar.  Ve  umum  eşcarın  ve  nebatatın  cezbedarane
           Hareket-i  Zikriyede  bulunan  yapraklarından  ve  zînetleriyle  Sâniinin
           İsimlerini  tavsif  ve  tarif  eden  çiçeklerinden  ve  letafet  ve  Cilve-i
           Merhametinden tebessüm eden meyvelerinden herbirisi, tesadüfe havalesi
           hiçbir  cihet-i  imkânı  olmayan  hârika  san'at  içindeki  Nizam  ve  Nizam
           içindeki  Mizan  ve  Mizan  içindeki  Zînet  ve  Zînet  içindeki  Nakışlar  ve
           Nakışlar içindeki güzel ve ayrı ayrı kokular ve kokular içindeki meyvelerin
           muhtelif  tatlarıyla,  nihayetsiz  Rahîm  ve  Kerim  bir  Sâniin  Vücub-u
           Vücuduna bedahet derecesinde şehadet ettikleri gibi, heyet-i mecmuasıyla,
           bütün zemin yüzünde birlik ve beraberlik, birbirine benzemeklik ve Sikke-i
           Hilkatte Müşabehet ve Tedbir ve İdarede münasebet ve onlara taalluk eden
           İcad  Fiilleri  ve  Rabbanî  İsimlerde muvafakat  ve  o  yüzbin  enva'ın  hadsiz
           efradlarını  birbiri  içinde  şaşırmayarak  birden  idareleri  gibi  noktalar,  o
           Vâcib-ül Vücud  Sâniin  bilbedahe Vahdetine  ve  Ehadiyetine  dahi  şehadet
           ederler. Hem nasılki onlar Senin Vücub-u Vücuduna ve Vahdetine şehadet
           ediyorlar; öyle de; rûy-i zeminde dört yüz bin milletlerden teşekkül eden
           Zîhayat  ordusundaki  hadsiz  efradın  yüzbinler  tarzda  İaşe  ve  İdareleri;
           şaşırmayarak, karıştırmayarak mükemmel yapılmasıyla, Senin Rububiyeti-
           nin Vahdaniyetteki Haşmetine ve bir baharı bir çiçek kadar kolay İcad eden
           Kudretinin  Azametine  ve  herşeye  taallukuna  delalet  ettikleri  gibi,  koca
           zeminin  her  tarafında,  hadsiz  hayvanatına  ve İnsanlara, hadsiz taamların
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54