Page 507 - Kuran Fihristi
P. 507

Harun Yahya (Adnan Oktar)

           Rab bi ni çok ça zik ret ve ak şam sa bah O'nu tes bih et." de di.  Şu hal de sen sab ret. Ger çek ten Al lah'ın va'di hak tır. Gü na hın
           (3/41)                                 için mağ fi ret di le; ak şam ve sa bah Rab bi ni hamd ile tes bih et.
           Şüp he siz Rab bi nin Katında olan lar, O'na iba det et mek ten bü -  (40/55)
           yük len mez ler; O'nu tes bih eder ler ve yal nız O'na sec de eder ler.  Şa yet on lar bü yük le ne cek olur lar sa, Rab bi nin Katında bu lu nan lar,
           (7/206)                                O'nu ge ce ve gün düz tes bih eder ler ve (bun dan) bık kın lık duy-
           Gök gü rül tü sü O'nu hamd ile, me lek ler de O'na olan kor ku la rın -  maz lar. (41/38)
           dan tes bih eder ler.. O, yıl dı rım la rı gön de rip bu nun la di le di ği ne  Gök ler, ne re dey se üst le rin den çat la yıp-par ça la na cak lar; me -
           çar par; on lar ise Al lah hak kın da çe ki şip-tar tı şır lar. O, gü cü (ve  lek ler de Rab le ri ni hamd ile tes bih eder ler ve yer de olan la ra
           ce za sı) pek çe tin olan dır. (13/13)  mağ fi ret di ler ler. Ha be ri niz ol sun; ger çek ten Al lah, ba ğış la yan
           Sen Rab bi ni hamd ile tes bih et ve sec de eden ler den ol. (15/98)  ve esir ge yen O'dur. (42/5)
           Ye di gök, yer ve bun la rın için de ki ler O'nu tes bih eder; O'nu öv -  Ki Al lah'a ve Re sû lü'ne iman et me niz, O'nu sa vu nup-des tek le -
           gü ile tes bih et me yen hiç bir şey yok tur, an cak siz on la rın tes-  me niz, O'nu en iç ten bir say gıy la-yü celt me niz ve sa bah ak şam
           bih le ri ni kav ra  mı yor su nuz. Şüp he siz O, ha lim olan dır, ba ğış la -  O'nu (Al lah'ı) tes bih et me niz için. (48/9)
           yan dır. (17/44)                       Öy ley se sen, on la rın de dik le ri ne kar şı lık sab ret ve Rab bi ni gü -
           Böy le lik le (Ze ke ri ya) mes cid ten kav mi nin kar şı sı na çı kıp on la ra  ne şin do ğu şun dan ön ce ve ba  tı şın dan ön ce hamd ile tes bih et.
           (şu an lam la rı) işa ret et ti: "Sa bah ak şam tes bih edin." (19/11)  (50/39)
           Böy le ce se ni çok tes bih ede lim." (20/33)  Ge ce nin bir bö lü mün de ve sec de le rin ar ka sın dan da O'nu tes-
           Şu hal de on la rın söy le dik le ri ne kar şı sa bır lı ol, gü ne şin do ğu -  bih et. (50/40)
           şun dan ve ba tı şın dan ön ce Rab bi ni hamd ile tes bih et (yü celt).  Ar tık, Rab bi nin hük mü ne sab ret; çün kü ger çek ten sen, Bizim
           Ge ce nin bir bö lü mün de ve gün dü zün uç la rın da da tes bih te bu -  göz le ri mi zin önün de sin. Ve her kal kı şın da Rab bi ni hamd ile tes-
           lun ki hoş nut ola bi le sin. (20/130)  bih et. (52/48)
           Ge ce ve gün düz, hiç dur mak sı zın tes bih eder ler. (21/20)  Ge ce nin bir bö lü mün de ve yıl dız la rın ba tı şı nın ar dın da da O'nu
           Biz bu nu (hük mü) Sü  ley man'a kav rat tık, her bi ri ne hü küm ve  tes bih et. (52/49)
           ilim ver dik. Da vud ile bir lik te tes bih et sin ler di ye, dağ la ra ve  Şu hal de bü yük Rab bi ni is miy le tes bih et. (56/74)
           kuş la ra bo yun eğ dir dik. (Bun la rı) Ya pan lar Biz idik. (21/79)  Öy ley se bü yük Rab bi ni is miy le tes bih et. (56/96)
           (Bu nur,) Al lah'ın, on la rın yü cel til me si ne ve is mi nin zik re dil me -  Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü Al lah'ı tes bih et miş tir. O, üs -
           si ne izin ver di ği ev ler de dir; on la rın için de sa bah ak şam O'nu  tün ve güç lü (aziz) olan dır, hü küm ve hik met sa hi bi dir. (57/1)
           tes bih eder ler. (24/36)              Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü Al lah'ı tes bih et  miş tir. O, üs -
           Gör me din mi ki, gök ler de ve yer de olan lar ve di zi di zi uçan kuş-  tün ve güç lü olan dır, hü küm ve hik met sa hi bi dir. (59/1)
           lar, ger çek ten Al lah'ı tes bih et mek te dir. Her bi ri, ken di du ası nı  O Al lah ki, ya ra tan dır, (en gü zel bir bi çim de) ku sur suz ca var
           ve tes bi hi ni şüp he siz bil miş tir. Al lah, on la rın iş le dik le ri ni bi len -  eden dir, 'şe kil ve su ret' ve ren dir. En gü zel isim ler O'nun dur.
           dir. (24/41)                           Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü O'nu tes bih et mek te dir. O,
           Sen, as la öl me yen ve da  ima di ri olan (Al lah)a te vek kül et ve  Aziz, Ha kim dir. (59/24)
           O'nu hamd ile tes bih et. Kul la rı nın gü nah la rın dan O'nun ha ber -  Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü Al lah'ı tes bih et miş tir. O, üs -
           dar ol ma sı ye ter. (25/58)           tün ve güç lü dür, hü küm ve hik met sa hi bi dir. (61/1)
           Öy ley se ak şa ma gir di ği niz va kit de, sa ba ha er di ği niz va kit de  Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü, Me lik; Kud düs; Aziz; Ha kim
           Al lah'ı tes bih edip (yü cel tin). (30/17)  olan Al lah'ı tes bih eder. (62/1)
           Bi zim ayet le ri mi ze, an cak ken di le ri ne ha tır la tıl dı ğı za man, he -  Gök ler de ve yer de olan la rın tü mü Al lah'ı tes bih eder. Mülk
           men sec de ye ka pa nan lar, Rab le ri ni hamd ile tes bih eden ler ve  O'nun dur, hamd (öv gü) de O'nun dur. O, her şe ye güç ye ti ren dir.
           bü yük lük tas la ma yan (müs tek bir ol ma yan)lar iman eder.  (64/1)
           (32/15)                                (İç le rin de) Mu te  dil olan bi ri de di ki: "Ben si ze de me miş miy dim?
           Ve O'nu sa bah ve ak şam tes bih edin. (33/42)  (Al lah'ı) Tes bih edip yü celt me niz ge rek mez miy di?" (68/28)
           An dol sun, Biz Da vud'a ta ra fı mız dan bir fazl (üs tün lük) ver dik.  edi ler ki: "Rab bi miz se ni tes bih eder, yü cel ti riz; ger çek ten biz ler
           "Ey dağ lar, onun la bir lik te (Be ni tes bih edip) yan  kıy la ses ve rin"  za lim imi şiz." (68/29)
           (de dik) ve kuş la ra da (ay nı sı nı em ret tik). Ve ona de mi ri yu mu -  Öy ley se, bü yük Rab bi ni is miy le tes bih et. (69/52)
           şat tık. (34/10)                       Ge ce nin bir bö lü mün de O'na sec de et ve ge ce le yin uzun uza-
           Eğer (Al lah'ı çok ça) tes bih eden ler den ol ma say dı, (37/143)  dı ya O'nu tes bih et. (76/26)
           Bi ziz, o tes bih eden ler de, ger çek ten Biziz." (37/166)  Rab bi nin yü ce is mi ni tes bih et, (87/1)
           Doğ ru su Biz dağ la ra bo yun eğ dir dik, ak şam ve sa bah ken di siy -  He men Rab bi ni hamd ile tes bih et ve O'ndan mağ fi ret di le.
           le bir lik te (Al lah'ı) tes bih eder ler di. (38/18)  Çün kü O, tev be le ri çok ka bul eden dir. (110/3)
           Ve top la nıp ge len kuş la rı da. Hep si onun la  (Al lah'ı tes bih et me-
           de uyum için de) yö ne lip-dön mek te olan lar idi. (38/19)  TES Lİ Mİ YET
                                                                    l
           Me lek le ri de ar şın et ra fı nı çe vir miş ler ola rak Rab le ri ni hamd ile  Ha yır, kim (gü zel dav ra nış ve) iyi ik te bu lu na rak ken di si ni Al lah'a
           tes bih et tik le ri ni gö rür sün. Ara la rın da hak ile hü küm ve ril miş tir  tes lim eder se, ar tık onun Rab bi Katında ec ri var dır. On lar için
           ve: "Alem le rin Rab bi ne ham dol sun" de nil miş tir. (39/75)  kor ku yok tur ve on lar mah zun ol ma ya cak lar dır. (2/112)
           Arş'ı yük len mek te olan lar ve çev re sin de bu lu nan lar, Rab le ri ni  "Rab bi miz, iki mi zi sa na tes lim ol muş (Müslüman lar) kıl ve so yu-
           hamd ile tes bih et mek te, O'na iman et mek te ve iman eden le re  muz dan sa na tes lim ol muş (Müslüman) bir üm met (ver). Bi ze
           mağ fi ret di le mek te dir ler: "Rab bi miz, rah met ve ilim ba kı mın dan  iba det yön tem le ri ni (yer ve ya il ke le ri ni) gös ter ve tev be mi zi ka -
           her şe yi ku şa tıp-sar dın, tev be eden ler ve se nin yo lu na ta bi olan-  bul et. Şüp he siz, Sen tev be le ri ka bul eden ve esir ge yen sin."
           la ra mağ fi ret et ve on la rı ce hen nem aza bın dan ko ru." (40/7)  (2/128)
                                                                                   505
   502   503   504   505   506   507   508   509   510   511   512