Page 195 - Kehf Suresinden Günümüze İşaretler
P. 195
Sonunda Güneş’in battığı yere kadar ulaştı ve onu
kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında
bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn,
(istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya
içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."
(Kehf Suresi, 86)
yet ten Hz. Zül kar neyn'in ilk ön ce ba tı ya doğ ru git ti ği an la şıl mak ta -
A dır. Gü ne şin bat tı ğı yer ola rak ta rif edi len bu böl ge, dün ya nın en
Adnan Oktar (Harun Yahya)
ba tı nok ta sı ola bi lir. Eğer Av ru pa kı ta sı esas ola rak alı nır sa bu böl ge, Av -
ru pa kı ta sı nın en uç nok ta sı nı oluş tu ran İs pan ya ve Ce be li ta rik Bo ğa zı ci -
va rı ola bi lir. Af ri ka kı ta sı esas ola rak alı nır sa bu kez de bu kı ta nın en ba tı -
da ki nok ta la rı olan Mo ri tan ya ve Se ne gal gi bi böl ge le re işa ret et ti ği dü şü -
nü le bi lir. An cak ha ri ta öl çü alın dı ğın da en ba tı nok ta nın Af ri ka kı ta sı na
işa ret edi yor ol ma sı muh te mel dir. (En doğ ru su nu Al lah bi lir).
Ayet ler de Hz. Zül kar neyn'in yö nel di ği bu ba tı böl ge si ni ta rif eder ken
kul la nı lan bir di ğer ta nım ise "ka ra ça mur lu gö ze" ifa de si dir. Bu ifa de nin
Arap ça sı "ay nin ha mi'e"dir. Bu ifa de de ki "ayn" ke li me si "göz, pı nar, çeş me, A
kay nak" an lam la rı na gel mek te dir. "Ha mie" ke li me si ise "si yah ça mur, bal -
çık, bu la nık, ça mur lu" ma na la rın da dır.
Hz. Zül kar neyn'in yö nel di ği ba tı da ki böl ge nin Af ri ka ola bi le ce ği ne
Be di üz za man Sa id Nur si de işa ret et mek te dir. Be di üz za man şu şe kil de ta -
rif et mek te dir:
Zül kar neyn'in mağ rib (ba tı) ta ra fı na se ya ha tı, şid det-i ha ra ret za ma -
nın da ve ba tak lık ta ra fı na ve Gü neş'in gu rub ava nı na ve vol kan lı
bir da ğın fış kır ma sı vak ti ne te sa düf et ti ği ni be yan et mek le,
Af ri ka'nın ta mam is ti lâ sı gi bi çok ib ret li mes'ele le re işa ret
eder... Hem çeş me (ayn), teş bih tir. Uzak tan bü yük bir de niz,
kü çük bir ha vuz gi bi gö rü nür. Ha ra ret ten çı kan sis ve bu har -
193