Page 221 - Kehf Suresinden Günümüze İşaretler
P. 221

bakır plakalarla kaplanması da akılcı değildir. Bunun yerine antenin
            yüzeyi eritilmiş bakırla kaplanırsa, hem kalıcı bir çözüm olur, hem de
            tek parça pürüzsüz bir yüzey elde edilerek antenin olabilecek en yüksek
            performansta çalışması gerçekleştirilir.
                 Karşıt yayın yoluyla ya da elektromanyetik alan oluşturarak yapılan bu

            seti,  görünmez bir engel olarak ifade etmek mümkündür. Nitekim bazı İslam
            alimleri Kehf Suresi'nin 93. ayetinde geçen ifadeyi "seddeyn" değil "süddeyn",
            Kehf Suresi'nin 94. ayetinde geçen ifadeyi ise  "sedd"  değil,  "südd" şeklinde
            okurlar. Eğer "sedd" şeklinde okunursa bu "gözle görünen engel" manasına
            gelirken, "südd" şeklinde okunursa "gözle görülmeyen engel" anlamına gel-
            mektedir.  (En doğrusunu Allah bilir).
                 Ayette geçen "Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetire-

                                                                                         Adnan Oktar (Harun Yahya)
            bildiler" (Kehf Suresi, 97) şeklindeki ifade de buna işaret ediyor olabilir.
            Çünkü bu büyük antenin yayınını engellemek isteyen Yecüc ve Mecüc'ün ya
            bu yayının üzerine çıkabilmeleri ya da bu yayını delmeleri gerekmektedir.
            Uluslararası literatürde korsan yayınların herhangi bir yayının arasına girerek,
            illegal yayın yapmasına da "yayın delme" adının verilmesi manidardır.
                 Bu yorumla değerlendirildiğinde "hemen hiçbir söz anlamayan" tabiri-
            nin de yapılan uydu yayınını, bazı zamanlar kavrayamayan bir kavme işaret
            ettiği düşünülebilir. Bu kavim yayının bozulduğu anlarda sözü anlayamıyor,
            sonra yayın düzeldiğinde de makul olarak hemen kavramaya başlıyor olabilir.  A

            (En doğrusunu Allah bilir.)
                 Kehf Suresi'nin 86. ayetinde geçen "... kara çamurlu bir göze" şeklindeki
            ifade de dikkat çekicidir. Çünkü normal bir televizyon ekranında güneşin batışı
            küçük bir su gözesinde batış gibidir. Televizyonda görüntülerin rengi değişir ve
            deniz sathındaki bir batış ekranda grileşeceği için, dışarıdan bu görüntüyü izle-
            yen bir kişi için güneş, kara görünümlü bir gözede batıyormuş gibi gözükür.
            "Aynin hami'e" ifadesinde geçen "ayn=göz" ve "hami'e=bulanık" kelimelerinin

            bu anlamları da göze ve  televizyondaki görüntünün bulanıklığına işaret ediyor
            olabilir.
                 Ayrıca hem batı hem de doğu tarafı ile iletişim içinde olması, bir
            tarafta Güneş doğarken diğer tarafta Güneş batması da dünyanın
            farklı bölgeleri ile bağlantı içinde olduğuna işaret ediyor olabilir.


                                             219
   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225   226