Page 197 - Tapınak Şövalyeleri
P. 197
Harun Yahya
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flart-
lar, asla rastlantılarla açıklanamayacak kadar fazladır.
Hücrenin en temel yapı taflı olan proteinlerin rastlantısal ola-
rak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein
için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olasılıklar
pratik olarak "imkansız" sayılır. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik
bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inanılmaz bir bilgi bankasıdır. ‹nsan
DNA'sının içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤ıda dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan olu-
flan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤ı hesaplanmaktadır.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım özelleflmifl
proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak
DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbirine ba¤ımlı olduklarından, eflle-
menin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise,
hayatın kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu çıkmaza sokmaktadır. San Diego Cali-
fornia Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisi-
nin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve
DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluflmaları aflırı derecede ihti-
mal dıflıdır. Ama bunların birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir.
Dolayısıyla insan, yaflamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olma-
dı¤ı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır. 101
Kuflkusuz e¤er hayatın do¤al etkenlerle ortaya çıkması imkansız ise, bu durum-
da hayatın do¤aüstü bir biçimde "yaratıldı¤ını" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en
temel amacı yaratılıflı reddetmek olan evrim teorisini açıkça geçersiz kılmaktadır.
Evrimin Hayali Mekanizmaları
Darwin'in teorisini geçersiz kılan ikinci büyük nokta, teorinin "ev-
rim mekanizmaları" olarak öne sürdü¤ü iki kavramın da gerçekte
hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmadı¤ının anlaflılmıfl olma-
sıdır.
195