Page 27 - Gerçeği Bilmek
P. 27
Harun Yahya (Adnan Oktar) 25
MU RAT: Ar ka daş lar lüt fen ace le et me den ko nu la rı sı ray la in ce le -
ye lim. Bi raz dü şü ne lim; ağa cı ağaç ya pan her şe yi, ya ni ren gi ni, dal la -
rı nı, yap rak la rı nı bey ni mi zin gör me mer ke zin de al gı la rız, ağa ca do -
kun du ğu muz da ya da on dan bir mey va ko par dı ğı mız da hep beş du -
yu mu zun ya ni gör me, işit me, tat, do kun ma ve kok la ma nın bey ni mi ze
ulaş tır dı ğı gö rün tü yü, se si, ta dı, ko ku yu ve do kun ma his si ni ya şa rız.
Hiç bir za man al gı la rı mız dı şın da bir şey le mu ha tap ola ma yız. Ya ni
gör me al gı mız ol maz sa gö re me yiz, işit me al gı mız ol maz sa du ya ma -
yız. As lın da tüm ya şan tı mı zı beş du yu muz la bey ni miz de al gı la dı ğı -
mız şey ler oluş tu rur.
SAB Rİ: Ta mam bu nu ka bul edi yo rum ama ba kın iş te şu ne fis kek -
le ri uza nıp alı yo rum ve afi yet le yi yo rum. Ben bu ke ki ye di ği me ve
hat ta bu kek ba na ener ji ver di ği ne gö re bu nun as lı ile mu ha tap ola mı -
yo rum de mek doğ ru olur mu? Biz as lı ile mu ha tap ol ma dı ğı mız bir
şey den böy le bir tat ala bi lir mi yiz?
MU RAT: As lın da bi raz ön ce ağaç ör ne ğin de bu nun ce va bı nı ver -
miş tik. Ya ni kek de, ağaç da, ma sa da si zin bey ni ni zin al gı mer ke zin -
de. Ama me rak et me yin! Bi raz son ra ko nu şa ca ğı mız ör nek ler bu ko
nu yu da ha da an la şı lır ha le ge ti re cek!
Şimdi kısaca özetleyecek olursak: Biz hayatımız boyunca, beyni-
mizin içinde yediğimiz kekin tadını ve lezzetini bilir, beynimizin için-
deki bedenin bu yemekten aldığı enerjiyi kullanırız. Aynı şekilde bey-
nimizin içindeki ağacın, beynimizin içindeki meyvesini koparırız ve
beynimizin içindeki ağacın beynimizin içindeki gölgesinde serinlik
hissederiz. Dünya hakkında bildiğimiz herşey duyularımızın bize ilet-
tiği sinyallerden ibarettir. Bu sinyallerin beyne taşıdığı bilgiler dışında
"Acaba bunların aslı nasıl bir şeydir, asılları ile bizim gördüklerimiz
tamamen aynı özellikte midir?" gibi sorulara hiçbir zaman cevap ve-
remeyiz; çünkü duyularımızı aşarak dışarı çıkmamız mümkün değil-
dir. Bu yüzden ömrümüz boyunca beynimizin içinde, duyu organla-
rıyla algılanan bir dünyayı seyrederiz. Bakın, ünlü filozof Russell da,