Page 185 - Hormon Mucizesi
P. 185
ADNAN OKTAR
Haberci Moleküllerdeki Planlama ve Zamanlama
Kimyasal habercilerin sinaps bofllu¤unda kal›fl süresi ve yo¤unlu¤u
iki nöron aras›ndaki iletiflimi do¤rudan do¤ruya etkiler. Her kimyasal ha-
berci için farkl› mekanizmalar söz konusudur. Baz› haberciler, tafl›d›klar›
mesajlar› ilettikten sonra çevreye da¤›l›rlar. Baz›lar› da görevlerini ta-
mamlad›ktan sonra özel enzimler taraf›ndan ayr›flt›r›l›rlar. Örnek olarak,
"asetilkolin" isimli haberci molekül özel bir enzim arac›l›¤›yla kolin ve
asetata dönüfltürülür.
Bunlara ek olarak sinir hücrelerinde bir harika mekanizma daha var-
d›r. Al›c› hücreye mesaj› ileten haberciler, tekrar verici hücreye geri topla-
n›r; bir sonraki haberleflme için kullan›lmak üzere burada depolan›rlar.
Bu ifllem baz› özel moleküller taraf›ndan gerçeklefltirilir. Mesela, dopamin
ve seratonin moleküllerinin faaliyetleri bu yöntemle düzenlenir. Günü-
müzde kullan›lm›fl ürünleri yeniden iflleyip kullan›fll› hale getirmek için
ne kadar çaba harcand›¤›n› düflünürsek; sinir hücrelerindeki yeniden de-
¤erlendirme mekanizmas›n›n ne kadar verimli bir sistem oldu¤u daha iyi
anlafl›l›r.
Bu noktada, özellikle dikkate al›nmas› gereken bir gerçek vard›r.
Kimyasal haberleflmenin her safhas› inan›lmaz derecede hassas dengeler
üzerine kuruludur. Her iletiflim için kullan›lacak haberci moleküller, bu
iletiflimin de¤iflik safhalar›nda görev alan protein ve enzimler belirlidir.
Haberci moleküllerin depolanma say›lar›, al›c› hücreyi uyar›fl süreleri, bö-
lünme veya geri toplanma zamanlar› iletiflim için zorunlu olan dengeler-
den bir k›sm›d›r. Kald› ki iletiflimdeki dengelere ait detaylar›n önemli bir
bölümü halen bilinmemektedir.
Parkinson kaslar aras›ndaki koordinasyonu bozan, hareket etmeyi
güçlefltiren ve titremeye neden olan bir hastal›kt›r. ‹flte bu hastal›¤›n sebe-
bi, dopamin ve asetilkolin haberci molekülleri aras›ndaki dengenin bozul-
mas›d›r. Beyindeki baz› sinir hücrelerinin gerekenden daha az dopamin
üretmesi, kaslar üzerindeki kontrolün kaybolmas›na yol açmaktad›r. Bu
gerçe¤in gün ›fl›¤›na ç›kar›lmas› da oldukça yenidir ve Profesör Arvid
Carlsson'a 2000 Nobel T›p Ödülü'nü kazand›rm›flt›r.
183