Page 109 - Resullerin Mücadelesi
P. 109
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Re sul mü na fık la rın iki yüz lü lü ğü nü he men fark eder ler. Al lah, Re -
su le mü na fık la rı ta nı mak için özel bir an la yış ver di ği ni ayet le rin de
şöy le ha ber ver miş tir:
"Yok sa kalp le rin de has ta lık bu lu nan lar, Al lah'ın kin le ri ni hiç
(or ta ya) çı kar ma ya ca ğı nı mı san dı lar? Eğer Biz di ler sek, sa na
on la rı el bet te gös te ri riz, böy le lik le on la rı si ma la rın dan ta nır sın.
An dol sun, sen on la rı, söz le rin söy le niş tar zın dan da ta nır sın.
Al lah, amel le ri ni zi bi lir" (Mu ham med Su re si, 29-30)
Resuller münafıkların durumunu hemen açıklamayabilirler. Ne
var ki bu kişilerin iki yüzlülüğü kısa süre içinde örneğin din için fe-
dakarlık yapmaları gerektiği zaman ortaya çıkacaktır. Çünkü mü-
nafıklar şahsi menfaatlerini tatmin etmek umuduyla müminlere ve
dine yaklaşmışlardır. Ancak herhangi bir menfaatlerinin olamaya-
cağını, hatta tam tersine Allah yolunda fedakarlıkta bulunmaları ge-
rektiğini anladıklarında birden gerçek yüzlerini ortaya koyarlar.
İşte münafığın en önemli özelliği bu aşamada ortaya çıkar: Mü-
nafık "mümin taklidi" yapmaktan vazgeçtiği bu anda, tek başına mü-
minlerden ayrılıp köşesine çekilmez. Tam aksine müminleri aynı
kendisi gibi Allah yolundan döndürmeye çalışır. Kendi düşük ak-
lınca onların şevklerini kıracak, onları şüpheye ve umutsuzluğa dü-
şürecek, Resule olan sadakatlerini zayıflatacak telkinlerle ortaya
çıkar. Fitne çıkarmaya yeltenir. Çünkü, müminlerden ayrılırken,
"onlar doğru yoldaydı, ben ise iki yüzlü bir sahtekardım; çıkarlarım
zedelenince ayrılıp-gittim" diyemez.
Ku ran'da ha ber ve ri len mü na fık la rın, "... Al lah ve Re su lü, bi ze
boş bir al da nış tan baş ka bir şey va det me miş..." (Az hab Su re si, 12),
ya da "... bun la rı (Müs lü man la rı) din le ri al dat tı..." (En fal Su re si,
49) gi bi ifa de le ri, söz ko nu su ta vır la rı nı ta rif et mek te dir. Mü min le -
107