Page 56 - Altın Çağ
P. 56
ALTINÇAĞ
İn sa nın Çev re sin de ki Gü zel lik ler den İl ham Ala bil me si
Sa na tın özün de, dü şün mek, in ce lik le ri fark ede bil mek, gör dük le rin den zevk alıp bun -
la rı baş ka la rı nın da zevk ala bi le ce ği şe kil de su na bil mek ya tar. Bu özel lik le rin kay na ğı ise
Ku ran ah la kı dır. Al lah Ku ran'da mü min le re çev re le rin de gör dük le ri her var lı ğı in ce le me -
le ri ni, üze rin de dü şün me le ri ni, Al lah'ın ya rat tı ğı olay lar da ki hik met le ri gö re bil me le ri ni
em ret mek te dir. Al lah'ın mü min le ri dü şün me ye da vet et ti ği ayet ler den bi ri şöy le dir:
Üzer le rin de ki gö ğe bak mı yor lar mı? Biz, onu na sıl bi na et tik ve onu na sıl süs le dik?
Onun hiç bir çat la ğı yok. Ye ri de (na sıl) dö şe yip-yay dık? On da sar sıl maz dağ lar bı rak tık
ve on da 'göz alı cı ve iç açı cı' her çift ten (ni ce bit ki ler) bi tir dik. (Bun lar,) 'İç ten Al lah'a yö -
ne len' her kul için 'hik met le ba kan bir iç göz' ve bir zi kir dir. Ve gök ten mü ba rek (be re -
ket ve rah met yük lü) su in dir dik; böy le ce onun la bah çe ler ve bi çi le cek ta ne ler bi tir dik.
Ve bir bi ri üs tü ne di zil miş to mur cuk yük lü yük sek hur ma ağaç la rı da. (Kaf Su re si, 6-10)
Ayet te bil di ri len le rin her bi ri in san la rın he men her gün rast la dık la rı var lık lar dır. An cak
sa de ce çev re si ne hik met gö züy le ba kan mü min ler bit ki ler de ki "gö za lı cı ve iç açı cı" gü zel -
li ği fark ede bi lir ler. Bir çi le ğin ren gi, bir gü lün ko ku su, mu zun ken di ne has ku sur suz am -
ba la jı, gök yü zü nün yıl dız lar la süs len miş ol ma sı iman lı bir in sa na, di ğer in san la rın as la
kav ra ya ma ya ca ğı bir an lam ifa de eder. Bu gü zel lik le ri di le ge tir me nin, yo rum la ma nın,
gün lük ha ya tın içi ne ta şı ma nın en önem li yol la rın dan bi ri ise sa nat tır. Re sim, mü zik, de -
ko ras yon gi bi bir çok sa nat da lı da in sa nın için de ya şa dı ğı bu coş ku yu in san la ra ak ta ra bi -
le ce ği yol lar dır.
Al tın çağ'da in san lar ara sın da Ku ran ah la kı ege men ola ca ğı için, Al lah'ın ya rat tı ğı her
var lık ve her olay in san lar da bü yük bir coş ku ya ra ta cak ve bu coş ku la rı sa nat la rı na da
yan sı ya cak tır. O dö nem de sa nat an la yı şı çok üs tün bir se vi ye de ola cak, şe hir dü zen le me -
le rin de, ya pı lar da, bah çe dü zen le me le rin de, sa nat ve eği tim mer kez le rin de bu üs tün sa nat
an la yı şı her yö nüy le ken di ni gös te re cek tir. Dün ya ya Al lah'ın Ku ran yo luy la in sa na ka zan -
dır dı ğı de rin lik le ba kan sa nat çı lar eser le riy le her ke si hay ran bı ra ka cak lar dır. Yap tık la rı
her ye ni lik, de ne dik le ri her ça lış ma ben zer siz ola cak, in san la ra şaş kın lık do lu bir zevk ve -
re cek tir.
Hz. Süleyman (as) Örneği
Allah Kuran'da Müslümanların estetik anlayışı ile ilgili detaylar vermiştir. Çok üstün
bir sanat anlayışına sahip olduğuna dikkat çekilen Hz. Süleyman (as) bu konuda çok
önemli bir örnektir. Hz. Süleyman (as)'ın Kuran'da bahsedilen köşkünde gerçek bir sanat,
estetik ve güzellik hakimdir. Saydam bir camdan olan zemin ilk görene su olduğu izleni-
mi vererek o kişiyi şaşırtmakta hayranlık duymasına neden olmaktadır. Saydam bir zemin
54